Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15644
Karar No: 2018/13449
Karar Tarihi: 15.10.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/15644 Esas 2018/13449 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/15644 E.  ,  2018/13449 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’in 101 ada 88 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu ..."e muvazaalı olarak satış yoluyla temlik ettiğini, mirasbırakanın ..."un dağ köyünde yaşayan emekli maaşına sahip bir kişi olup paraya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, mirasbırakanın halen 15-20 dönüm taşınmazı olduğunu, bu taşınmazların mirasçılarına intikal ettiğini, eşi ile 1981 yılında evlendiğinden beri mirasbırakan ile ölene kadar beraber yaşadıklarını, ona baktığını, minnet duygusu ile taşınmazın temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 07.02.2000 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak çocukları olan dava dışı ..., ..., ... ve ..., davacı kızı ... ve torunları ile davalı ..."i bıraktığı, mirasbırakanın, 101 ada 88 parsel sayılı 22.477 m2 tarla vasfındaki taşınmazını 13.03.1996 tarihinde davalı oğlu Kerim"e satış yoluyla temlik ettiği, bunun dışında mirasçılara intikal eden mahkemece tapu kayıtları dosya arasına alınmış, büyüklükleri 350 m2 ile 3000 m2 arasında değişen, çoğunlukla tarla ve bahçe vasıflarında 15 adet taşınmazın olduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir.
    Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olayda, davalı ..."in, babası olan mirasbırakanın tüm ihtiyaçlarını karşılaması, ölene kadar bakması nedeniyle minnet duygusu ile taşınmazın kendisine temlik edildiğini savunduğu, tanık beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davalının babasının ölümüne kadar bakımını üstlendiği sabittir.
    Gerçekten de, davacı Tanığı ..."in; "Muris ölmeden önce yatağa bağlı bir hale düşmüştü. Murisin tüm ihtiyaçları çocukları tarafından karşılanmaktaydı. Muris ölmeden önce gerekli tedavisi için ..."e oğlu ... tarafından götürülüp getirilmekteydi.", davalı Tanığı ..."ün; "" Taraflar babamın amcasının oğlu olmaktadır. ... ölmeden önce davalı ... ile birlikte yaşamaktaydı. Kerim kendi ailesi ile birlikte ..."e ait evde kalmaktaydı. ... ölmeden önce birkaç sene yatalak vaziyette hasta idi. Aynı evi paylaştıkları için murisin tüm ihtiyaçları davalı ... tarafından karşılanmaktaydı. Murisin tedavisi ile de Kerim ilgilenmekteydi. Taraflar akrabam olduğu için Muris ... ölmeden önce senede en az iki defa Kerim ve ..."in yaşadığı eve gitmekteydim. Bu ziyaretlerimde gördüğüm kadarıyla murisin tüm bakim ve ihtiyaçları ... tarafından karşılanmaktaydı. Zaten murisin çocuklarından ..., ... ve ... memur oldukları için babaları ile fazla ilgilenmiyorlardı. Murisin kızı ..."nın murisin bakımı ile ilgilendiğini görmedim." şeklindeki beyanları ile tüm dosya kapsamında mirasbırakanın diğer çocukları ile arasında mal kaçırmayı gerektirecek herhangi bir husumetin ya da kırgınlığın bulunmadığı, mirasbırakanın uzun süre yatalak hasta olduğu, tuvalet ihtiyacını dahi yardımla karşılayabildiği, ölümünden önce alzheimer hastalığına yakalandığı ve tüm bu süreçlerde davalının yanında olduğu anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin (bir başka ifade ile malın bedelinin) ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 29.04.2009 günlü 2009/1-130 sayılı kararı). Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılarından mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan oğlu davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazı temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
    Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi