11. Hukuk Dairesi 2016/9844 E. , 2018/4881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/03/2016 tarih ve 2014/439-2016/204 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yıllarca davalı şirketin temsil ve ilzama yetkili ortağı sıfatıyla düzenli çalışarak şirketin kârını artırdığını ancak daha sonra davalı şirketin ortakları ile müvekkili davacı arasında muhtelif sorunlar doğduğunu, söz konusu sorunlar ve davalı şirket bünyesindeki diğer maddi ve manevi rahatsızlıklar üzerine 08.03.2013 tarihli olağan genel kurul ile birlikte yönetimden ayrıldığını, müvekkili davacının hayatını idame ettirmek üzere mesleği alanında ticari faaliyetlerine devam ettiğini ve bir şirket kurduğunu, bu durum üzerine davalı şirketin müvekkili davacıya ve kurduğu şirkete davalı şirketin müşteri portföyünün kişisel çıkarları doğrultusunda kullandığı iddiası ile ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/372 Esasında kayıtlı haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davası açmasıyla birlikte ortaklığın bundan sonra sürdürülemeyeceğini kesin ve daha açık bir şekilde ortaya koyduğunu, söz konusu davada ileri sürülen iddiaların haksız, ticari örf ve adetlere aykırılık teşkil ettiğini, aynı zamanda müvekkili davacı nezdinde ağır itham teşkil ettiğini, aslında davacı şirket ortaklarının kendi kusurlarından kaynaklanan zararları müvekkili davacıya yüklemeye çalıştıklarını, kâr eden şirketin müvekkili davacıdan sonra zarar etmeye başladığını ileri sürerek, şirketteki hissesinin gerçek değeri karşılığında ortaklıktan çıkmasına, bu mümkün değilse şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini, şirketin mal varlığı üzerine tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yönetim kurulu üyesi ve şirket müdürü davacıyı ibra etmiş ise de sonraki inceleme ve tespitlerde şirket kayıtlarında ciddi anlamda mali ve hukuki aykırılıkların tespit edildiğini, borçlandırılan miktarlarla ilgili şifahi taleplere bu zamana kadar yanıt vermeyen, sonradan ortaya çıkan mali ve hukuki aykırılıklara çözüm üretmekten kaçınan davacının müvekkili şirket nezdinde oluşan müşteri portföyünü de kişisel çıkarları doğrultusunda kullanma amacıyla müdürlük görevinden ayrılmasını takip eden süreçte ... Yönetimi Kurumsal Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. unvanlı şirket kurduğunu, müvekkili şirketin davacının yetkili olduğu süreçte gizlenen muhasebe kayıtları ile yönetilmiş gerçek gelir gider kayıtlarına ancak davacıdan sonraki süreçte ulaşıldığını, davacının bu süreci salt kendi menfaatine kullandığının görüldüğünü, bunlara rağmen davacının kanunda öngörülmeyen nedenlere göre fesih ve tasfiye talebinde bulunarak
şirketin feshini ve müvekkili şirket nezdinde devam eden poliçelerin iptallerini sağladığı takdirde kendi adına kurduğu şirket müşteri portföyünü artıracağı düşüncesinde olduğunu, müvekkil şirketin aktif çalışma sürecini sürdürdüğünü, tüm sigorta şirketleri nezdinde acentelik ilişkisinin aynen devam ettiğini, davacıya rağmen müvekkili şirketin işletme konusunun gerçekleşmesinin imkansızlığı söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, incelemeye tabi tutulan davalı şirkete ait defterlerden ve elde edilen verilerden davacının iddia ettiği gibi şirket kaynaklarının usulsuz kullanımı, kötü yönetim gibi hususların olmadığı ancak taraflar arasında anlaşmazlık olduğu, davacının fiilen şirket ile ilişkisinin kalmadığı, şirket yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesinden sonra başka bir şirket ile ticari faaliyetlerine devam ettiği, mevcut davalar nedeniyle aynı şirket çatısı altında ortak amaç için bulunma imkanlarının kalmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının şirket ortaklığından çıkmasına, ancak şirket borca batık olduğundan diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve temyiz edenin sıfatına ve ileri sürdüğü temyiz nedenlerine göre şirket özvarlığının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin daha fazla olduğu yönündeki iddianın ispatlanamamış olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 27/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.