10. Hukuk Dairesi 2018/3164 E. , 2019/4779 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, 21.03.1991 tarihinde 1 gün çalıştığının ve sigorta başlangıcının 21.03.1991 tarihi olduğunun tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davacı adına işe giriş bildirgesinin, sigortalı konumunda çalışmanın varlığını kabul için yeterli olmadığını, bildirgeden farklı diğer belgelerle sigortalılık bildirimi yapılmayan davacı yönünden eylemli çalışma olgusunun Yargıtay içtihatlarında öngörülen yönteme uygun biçimde araştırılıp kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının davasının kabulüne, davacı ..."nın 21.03.1991 tarihinde Güney Endüstri Meslek Lisesi"nde 1 gün süreyle çalıştığının tespitine, dair karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı Kurum vekilinın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı, davacı adına dava dışı işveren tarafından verilen işe giriş bildirgesi olsa da davacı hakkında ilgili işveren tarafından Kurum kayıtlarına intikal eden dönem bordrosu olmadığı, bildirgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının incelenmediği, eylemli çalışma olgusunun ispat edilemediği, davalı kurumun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği iddiası ile kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Dava konusu somut olayda mahkemece, 21.03.1991 tarihli işe giriş bildirgesinin varlığı ve dinlenen tanık beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E -2011/366 K sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E–2011/552 K sayılı ilamları gözetildiğinde eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2.maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8.maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60.maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Davaya konu somut olayda, dava dosyasında tanık olarak dinlenilen isimlerin ilgili okulda hangi dönemler içerisinde öğrenci olup olmadıklarının ilgili kurumlardan sorulması ile dava dışı işveren Güney Endüstri Meslek Lisesi"nin dava dosyasında talep edilen dönemdeki bordro tanığı olan okul müdürü ve yöneticilerinin resen tanık olarak dinlenilmesinden sonra varılacak sonuca göre fiili çalışma olgusunun varlığı hakkında bir karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 27.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.