3. Hukuk Dairesi 2018/951 E. , 2018/1677 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının ... ili ... ilçesi 220, 221 ve 222 parsel sayılı taşınmazlarda babasından kalma 50.000 m2"lik hisseyi harici satış sözleşmesi ile kendisine sattığını, satış bedeli olarak 12.00 TL"yi çek ile ödediğini, ancak davalının taşınmazların tapusunu devretmediğini, ödediği satış bedelinin iadesi için davalı hakkında ... 1 İcra Müdürlüğü 2013/2125 E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını ve fakat davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının icra takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu sözleşmenin, bahsi geçen taşınmazların mülkiyetinin devrine değil kullanım hakkının devrine ilişkin olduğunu ve sözleşmeye istinaden dava konusu taşınmazların zilyetliğinin davacıya devredildiğini, bunu karşılığında da hak edilen sözleşme bedelini tahsil ettiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, ... 1 İcra müd. 2013/2125 E sayılı takibe davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak 12.000,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava, harici taşınmaz satışı nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında akdedilen bila tarihli harici sözleşme gereğince taşınmaz bedeli karşılığında ödediği 12.000 TL"nin iadesi için davalı hakkında ... 1.İcra Müdürlüğü"nün 2013/2125 esas sayılı dosyası ile, 12.000 TL asıl alacak ve 1.104,82 TL işlemiş reeskont-avans olmak üzere toplam 13.104,82 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden reeskont-avans faiz işletilmek üzere icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine iş bu itirazın iptali için eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda "davalının itirazının iptali ile takibin devamına" şeklinde hüküm kurularak, icra takibinin aynen takip talebindeki şartlarla devamına karar verilmiştir.
Oysa tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK"nun 706, TBK"nun 237. (BK."nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Bununla birlikte davacı, satın almış olduğu taşınmazı iade etmeden ödediği satış bedeli için faiz talep edemez.
10/07/1940 gün ve 2/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre, geçersiz taşınmaz satışında verilen satış bedeline alıcı faiz, taşınmazın kullanılmasından dolayı da satıcı ecrimisil veya kira bedeli isteyemez. Davaya konu taşınmaz satış sözleşmesi geçersiz olduğuna göre, her geçersiz satışta olduğu gibi taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümleri dairesinde iade ile yükümlü olmakla birlikte, taşınmaza zilyet olan davacı zilyetliği devam ettiği sürece satış bedeline faiz işletilmesini talep edemeyecektir.
Somut olayda; davalı temyiz dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında davaya konu taşınmazın halen davacının tasarrufunda olduğunu belirtmiştir. Ne var ki dosya kapsamından dava tarihinde taşınmazın kim tarafından kullanıldığı hususu anlaşılamamakta olup, mahkemece de bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Oysa yukarıda açıklandığı şekilde taşınmaz halen davacının kullanımında ise davacının ancak iade tarihinden itibaren faiz isteyebileceği düşünülmeden, "davalının itirazının iptali ile takibin devamına" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle, icra takibinde talep edildiği şekilde alacağa takip tarihinden faiz yürütülmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. (TBK m. 117; BK m.101)
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
Eldeki davada, davacı tarafından, davalının icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünü gösteren bir belge sunulmamıştır. Bu nedenle, mahkemece "davalının itirazının iptali ile takibin devamına" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle, icra takibinde talep edildiği şekilde işlemiş faize karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-) Bununla birlikte, somut olayda taraflar arasındaki ilişkinin ticari iş niteliğinde olmamasına ve davacının da tacir sıfatı bulunmamasına göre, mahkemece dava konusu alacağa icra takibinde talep edildiği şekilde avans faiz yürütülmüş olması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci, üçüncü ve dördüncü bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.