3. Hukuk Dairesi 2020/5054 E. , 2021/3111 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıdan ... Noterliği’nin 19.11.1998 tarih ve 11700 yevmiye sayılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile .... ilçesi, ... Köyü, 931 parsel sayılı taşınmazın 3/8 payını satın aldığını, satış bedelini peşin olarak ödediğini, taşınmaz üzerinde iştirak halinde mülkiyet bulunması sebebiyle taşınmazı adına tescil ettiremediğini, davalının uzun süre taşınmaz üzerindeki iştirak halini devam ettirerek kendisini oyaladığını, daha sonra taşınmazı başka bir kişiye sattığını ileri sürerek, taşınmazın satış tarihindeki değerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 400.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep istemiş, ıslah ile talebini 785.881,80 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 772.783,77 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlar ile davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı eldeki dava ile, davalıdan satış bedelini ödeyerek gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satıldığını, bu sebeple sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini ileri sürerek, taşınmazın satış tarihindeki değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilerek hüküm altına alınan alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal
faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline hükmedilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. İhtar mevcut değil ise dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülür. Bu durumda somut olayda dava dilekçesiyle talep edilen miktar yönünden dava tarihinden, ıslah dilekçesiyle talep edilen bakiye miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren davalının temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. O halde mahkemece, ıslah ile artırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, hükmedilen tüm alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek şekilde faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hükmün 1. fıkrasındaki “772.783,77 TL nin dava tarihinden itibaren” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “400.000 TL’nin dava tarihi olan 05.06.2014 tarihinden, 372.783,77 TL’nin ıslah tarihi olan 25.11.2015 tarihinden itibaren", ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, davalı yönünden 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık, davacı yönünden 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.