3. Hukuk Dairesi 2016/13086 E. , 2018/1686 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı Belediye"ye ait olan Mezbaha Tesisleri"ndeki kesimhanenin kendisine tahsis edildiğini, söz konusu taşınmazın yıllardan beri kullanılamaz halde olduğunu, davalının kendisine gönderdiği 24/10/2007 tarihli yazı ile, söz konusu taşınmazın tahsis şartnamesinin imzalanarak tahsis bedelinin yatırılması gerektiği aksi takdirde tahsis işleminin yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, taşınmazı uzun yıllardır kullanmadığı için davalı Belediye"ye tahsis yenilemesi için herhangi bir başvuru yapmadığını, ancak tahsis şartnamesi yenilenmemiş olmasına rağmen davalının, ... 5. İcra Müdürlüğü"nün 2010/1938 esas sayılı dosyası ile 2008-2010 yılları arası tahsis bedelinin tahsili için hakkında icra takibi başlattığını, haciz baskısı altında 75.000 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalının bedel tahsil edebilmesi için tahsis işleminin yenilendiğini belgelemesi ve ispat etmesi gerektiğini, oysa davalının, böyle bir belge sunamadığını ileri sürerek, ödediği 75.000 TL bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesini talep etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, zira icra takibinden sonra menfi tespit davası açılmadığını, borcun tamamını ödemeyen davalının bu davayı açmayacağını, davacının bu kesimhaneyi 1970 yılında beri kullandığını, davacının tahsisin iptali ve mezkur yeri tahliye edeceği yönünde yazılı başvurusunun bulunmadığını, belediye tarafından alınmış bir tahsis iptali kararının da bulunmadığını, tahsis bedellerinin her yıl davacıya tebliğ edildiğini, zira tahsisli yerin yıllardır davacı ve akrabaları tarafından fiilen kullanılmakta olduğunu, davacının bu yeri kullanmak istemiyorsa 2014 yılından itibaren idareye yazılı müracaatla tahsisin iptalini talep ederek bahse konu işyerini müvekkili idareye teslim edebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, söz konusu tahsis sözleşmesinin düzenlendiğinin (yenilendiğinin) ispat yükünün davalı tarafta olduğu, davalı tarafça bu yönde herhangi bir delil sunulamadığı, keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın harap halde iklim şartlarına ve hırsızlık olaylarına karşı korunaksız durumda olduğu, bu yerin fiilen kullanıldığı iddiası olsa dahi söz konusu yerin amaca uygun olarak kullanılmasının mümkün olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve 75.000,- TL"nin dava tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, davalı belediyeye ait taşınmazın kullanım-tahsis bedelinin tahsili için davalı tarafça başlatılan icra takibi nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mülkiyeti davalı belediyeye ait taşınmaz üzerinde bulunan mezbaha tesislerindeki kesimhane niteliğindeki yerin, davalı belediye tarafından alınan tahsis kararlarına istinaden uzun yıllardır (1970 yılından itibaren) davacı tarafça kullanıldığı, bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, buna göre taraflar arasında tahsis-kullanım hakkı ilişkisinin bulunduğu sabittir.
Davacı, davalının yıllar önce kendisine tahsis ettiği (bedeli karşılığında kiraladığı) taşınmazı uzun süredir kullanmadığını, davanın kendisine gönderdiği 24/10/2007 tarihli ihtarnameye rağmen tahsis başvurusunda bulunmadığını ve tahsisi yenilemediğini, bu aşamadan sonra davalı ile aralarında tahsis ilişkinin son bulmuş olacağını, buna rağmen davalının kendisinden tahsis-kira bedeli talep ettiğini iddie ederek eldeki davayı açmış, davalı ise davacının taşınmazı usulüne uygun şekilde tahliye dilerek kendilerine teslimine dair bir başvuruda bulunmadığını, buna yönelik bir işlem yapmadığını savunmuştur.
Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılması veya ondan yarar elde edilmesinin kiracıya bırakıldığı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
Kiracının kiralananı iade borcunun yerine getirildiğinin kabul edilebilmesi için kiralananın anahtarının usulünce kiraya verene teslim edilmesi gerekir. Anahtar teslim edilmedikçe kiralananın, kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekir. TBK" nun 324. maddesine göre kiralanan kullanıma elverişli bulundurulduğu sürece, kiracının kendisinden kaynaklanan bir sebeble kullanılmasa veya sınırlı olarak kullanılsa bile kiracının kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Kiracı kiralanan taşınmazı kullanımında bulundurduğu süre boyunca kira parasından sorumludur.
Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispatlanacağı hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, H.M.K.nun 200. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının (HM.K. md.200/1) üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa (H.M.K. md.200/2), bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir.
Buna göre, dava konusu uyuşmazlıkta, kiralananın usulüne uygun şekilde tahliye edilip davalıya teslim edildiği konusunda ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu gözetilerek, taraf delilleri de değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.