11. Hukuk Dairesi 2016/11629 E. , 2018/4910 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.11.2014 gün ve 2014/414-2014/399 sayılı kararı bozan Daire’nin 07.04.2016 gün ve 2016/1094-2016/3879 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin dava dışı ... San. Ltd. Şti."ye ve ... Merkezleri ve Tekstil San. A.Ş"ye teslimi için davalı şirketin sigortalısı dava dışı ...e ait araca yüklenen emtiaların, taşıma sırasında meydana gelen trafik kazası sonucunda hasara uğradığını ileri sürerek, 70.000 TL"nin 22/07/2011 temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosyaya sunulan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulü ile 69.502 TL"nin 18.03.2013 temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 14,00 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 28.06.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, davalının taşıyıcı sorumluluk sigortacısı olduğu araçta zayii olan emtia bedelinin, zarara uğrayan 3. kişi davacı tarafından davalı sigortacıdan tazmini istemine ilişkindir.
Sigorta şirketleri, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu kapsamında faaliyet gösteren, amaç, kuruluş ve sorumlulukları bu kanunda açıklanan özel hukuk tüzel kişileri olup, sigorta sözleşmelerinin kurulması, sona ermesi, hak ve yükümlülükler ise daha başka bir özel düzenleme olan 6102 sayılı TTK 6. kitabında Sigorta Hukuku bölümünde yer almaktadır.
Mülga 6762 sayılı TTK 1268 maddesi, sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarla ilgili zamanaşımı süresini düzenlemiş olup, riziko tarihi itibariyle sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan zamanaşımına ilişkin başka hiçbir yasada bir hüküm bulunmamaktadır.
6762 sayılı Yasada, zarar gören 3. kişinin dava hakkına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte, Dairenin istikrar arzeden uygulaması ile 6762 sayılı TTK dönemi için zarar gören 3. kişilerin sigorta şirketine karşı dava hakları kabul edilmiş, 6102 sayılı Yasa"nın yürürlüğüne kadar bu uygulama devam etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, zarar gören 3. kişi davacının sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketine karşı dava hakkının bulunmasına göre, davacının sigorta poliçesine dayanarak sigorta şirketinden hak talep etmesinde özel düzenleme olan 6762 sayılı TTK. 1268 maddesi ve bu maddede düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir.
Davalının sorumluluğu tamamen sigorta poliçesinden ve sigorta şirketi olmasından kaynaklandığı için, uyuşmazlıkta taşıma ilişkisinden kaynaklanan zamanaşımı süresinin uygulanması, uyuşmazlığın temelini teşkil eden sigorta sorumluluğunun yok sayılması sonucunu doğuracaktır.
Kaldıki, sigortacının sorumluluk zamanaşımının, taşımacının sorumluluk zamanaşımı süresi kadar olduğu hususunda da hiçbir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Daire çoğunluğu bu sonuca yorum yolu ile gitmektedir. Oysa davalının sigorta şirketi; sorumluluğunda poliçeden kaynaklanıyor olması, sigortalının korunması gerektiğine yönelik doktrin görüşünün yargı kararlarına da istikrarlı bir şekilde yansımış bulunması karşısında, çoğunluk görüşüne itibar edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan, bir an için uyuşmazlıkta çoğunluk görüşü gibi mülga 6762 sayılı TTK 767 maddesinde düzenlenen bir yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması kabul edilse dahi, bu bir yıllık süre içerisinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmiş olup, zarar gören 3. kişinin (davacı) dava hakkı artık Yasa"nın 1478 maddesi ile güvence altına alınmış, Yasa"nın 1482 maddesinde de 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi getirilmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un, Kanunla düzenlenen ilişkiler başlıklı 3. maddesindeki, "Tarafların İradelerinden bağımsız olarak kanunla düzenlenen hukuki ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağı"na ilişkin açık hüküm karşısında taraflar arasındaki uyuşmazlık 6102 sayılı Yasa"nın 1482 maddesinde öngörülen 10 yıllık tavan zamanaşımı süresine tabi olup, dava tarihi itibariyle uyuşmazlıkta zamanaşımı gerçekleşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma ilamının kaldırılarak yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.