11. Hukuk Dairesi 2016/9791 E. , 2018/4912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/02/2015 gün ve 2014/512-2015/44 sayılı kararı bozan Daire’nin 28/03/2016 gün ve 2015/8730-2016/3427 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 19.10.2012 tarihli “Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesi” imzalandığını, bu kapsamda sözleşmenin 3/b maddesine göre müvekkiline ait bir kısım borçların davalı tarafça ödenmesinin kararlaştırıldığı halde ödenmediğini, sözleşmeye göre üstlenilen edimlerin yerine getirilmemesi halinde davalının davacıya cezai şart ödeyeceğinin hükme bağlandığını ileri sürerek, dava dilekçesinde 10.000,00 TL değer göstermek suretiyle belirsiz alacak davası olarak mahkemece tespit edilecek alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, dava değerinin net ve bölünebilir olmadığı gerekçesiyle 250.000,00 TL değer üzerinden eksik harç davacıya tamamlattırılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Davalı asil, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; cezai şart koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 250.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 14,00 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 28/06/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, davacı tarafından dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak nitelendirilen davanın, mahkemece tam eda davası olarak kabulü ve yargılamanın bu nitelemeye uygun sonuçlandırılıp sonuçlandırılamayacağına ilişkindir.
6100 sayılı HMK 33. maddesinde "Hakimin, Türk Hukukunu re"sen uygulayacağı",
HMK 107/1 maddesinde "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği",
HMK 109/1 maddesinde "talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmınında dava yoluyla ileri sürülebileceği" düzenlenmiş,
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 04.06.1958 tarih 1958/15-6 sayılı kararında da "....hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleplerle bağlı olup dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların hukuki tavsifleriyle bağlı olmadığı ve kanunları re"sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki netice-i talepleri karara bağlamakla mükellef bulunduğu .... öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta davacı, davalının sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmemesi nedeniyle karşılanamayan zararına mukabil 250.000,00 TL"lik teminat senedinin muaccel hale geleceğini ve tedavül kabiliyeti kazanacağını ileri sürerek belirsiz alacak davası açmış dava dilekçesinde 10.000,00 TL değer göstermek suretiyle alacak miktarının yargılama ile belirlenerek tahsilini istemiştir.
Mahkemece alacağın belirsiz olmadığı kısmi dava olarak da açılamayacağı belirtilerek 250.000,00 TL üzerinden, harcın tamamlanması yolunda 10.02.2014 tarihli ara kararı oluşturulmuş ve dava sonunda da davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda "davanın belirsiz olacak davası olarak açıldığı, oysa davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı, davanın kısmi dava olarak da kabulünün mümkün olmadığı" gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyoruz.
Uyuşmazlıkta davacı sözleşme kapsamında yerine getirilmeyen edimler nedeniyle oluşan zararını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğundan açılan davanın HMK 107/1. Maddesinde ifade edilen belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Davacı dava dilekçesinde maddi vakıaları açıklayarak 10.000,00 TL değer göstermek suretiyle mahkemece tespit edilecek alacağının tahsilini talep ettiğinden hakim HMK 109/1 maddesine uygun şekilde davayı tam eda davası olarak nitelendirmiş olup mahkemenin kabulü HMK 33. maddesi ile 04.06.1958 tarihli içtihadı birleştirme kararına da uygun bulunmaktadır.
Nitekim HGK 02.03.2016 gün 2014/15-439 E, 2016/207 Karar sayılı kararda da aynı hususa değinilmiştir.
Sonuç olarak hukuki nitelendirilmesini hakimin yapacağı, maddi vakıaların davacı tarafından dilekçede açıklandığı eldeki alacak davasını açmakta davacının hukuki yararı bulunduğundan, mahkemece davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesinde yasaya aykırı bir husus olmadığından, davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmesi yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne karşıyız.