11. Hukuk Dairesi 2016/13530 E. , 2018/4951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/12/2015 tarih ve 2014/1389-2015/1290 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı- karşı davalı vekili asıl davada, müvekkillerinin davalı şirkette toplam % 25 pay sahibi olduklarını, davalı şirketin 30.04.2013 tarihli genel kurulunda alınan 4 ve 6 nolu kararlar ile 12.07.2013 tarihli genel kurulunda alınan 4-5 ve 6 nolu kararlara müvekkilleri tarafından itiraz edildiğini ve bu itirazın toplantı tutanağına ayrıca geçirildiğini, ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesine müvekkillerinin yaptığı başvuru üzerine 2012/562 Esas sayılı dava dosyasından mahkemece alınan rapor ile şirketin sermayesinin rapor tarihi olan 31.10.2012 itibariyle % 69,5 oranında yitirdiğinin tespit edildiğini, buna rağmen 30.04.2013 tarihinde şirket sermayesinin artırılması yönünde karar alındığını bahse konu kararın tescili ... Ticaret Sicil Müdürlüğünce reddedilmiş olduğunu, bu nedenle taraflarından ayrı bir dava konu edilmediğini ancak aynı genel kurul toplantısında alınan karar gereğince şirket merkezi hakim ortak olan ... Gıda A.Ş ile aynı adrese taşındığını, bu nedenle şirketin ticari sicil kaydının ... Ticaret Sicil Müdürlüğü"ne geçtiğini, şirketin 30.04.2013 tarihli toplantının tescilinin talep edilmesi üzerine ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından rüçhan haklarına ilişkin iddianame talep edildiğini ve şirketin aslında genel kurul toplantısından önce gönderilmesi gereken bir ihtarı sonra göndererek tam anlamıyla hukuki bir garabet yarattığını ve sonuçta usule aykırı olarak sermaye artış kararının 11.07.2013 tarihinde sicile tescil edildiğini, 11.07.2013 tarihinde sermaye oranlarının değişmesine neden olan tescil ve ilan yapılmış olmasına rağmen 12.07.2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yapılan yeni sermaye oranları değil yine eski sermaye oranlarına göre hazırlanmış olan hazirun cetveline göre işlem yapıldığını, ortaklardan gizlenen bu durumun müvekkillerince haricen yapılmış olan araştırma sonucunda neticesinde öğrenildiğini, öncelikle alınan sermaye artış kararının yasal unsurları taşımadığını, zira sermaye artışı ortaklardan ... A.Ş"nin alacağına mahsuben yapılmış
olup şarta bağlı sermaye artışının şartlarına uygun bir işlem tesis edilmeden sermaye artışına gidildiğini, şirket öz sermayesini 2/3 ten fazla oranda kaybettiği mahkemece tespit edildiğini, bir şirketin bu şekilde sermaye artışı yapması yasal olarak mümkün değilken 3 ayrı toplantıda alınan karar ile bu artışın yapılmasının yasal olmadığını, her iki toplantıya ait toplantı tutanakları ile ekinde yer alan ihtirazı kayıtlarının dilekçe ekinde yer almadığını, bu gerçeklerle alınan Genel Kurul kararlarının iptaline karar verilmesinin istenme zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek davalı şirketin 30.04.2013 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 4 ve 6. maddeleri ile 12.07.2013 tarihinde yapılmış olan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında alman 4-5 ve 6.maddelerinin iptalini talep ve dava etmiş, karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı-karşı davacı vekili, asıl davanın reddini savunmuş karşı davada ise; davacılar tarafından açılan davanın kötüniyetle açıldığının açık olduğunu, TTK’nın 445. maddesine göre, genel kurul kararlarına karşı kötü niyetle iptal veya butlan davası açanların şirketin bu nedenle uğradığı zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin davacılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 06.05.2014 tarihli celsede 30.04.2013 tarihli genel kurul kararının iptali davasının işbu davadan tefrikine karar verilerek yargılamaya 12.07.2013 tarihli genel kurul kararının iptali istemine ilişkin devam edilmiş olup, yapılan yargılama ve bilirkişi raporu doğrultusunda, 12/07/2013 tarihli genel kurulda finansal tablolarda bir usulsüzlük olmadığı, şarta bağlı sermaye arttırımının söz konusu olmadığı, TTK 445 ve devamı maddeleri uyarınca 12/0/2013 tarihli genel kurul kararlarında 4.5. ve 6. maddelerinin iptalini gerektiren bir durumun olmadığı, davalı-karşı davacının tazminat talebi ise, davalı karşı davacı tarafından somut olarak zararın ne şekilde gerçekleştiği ve ne miktar olduğunun ileri sürülmediği ve dosya kapsamı uyarınca yerinde görülmediği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve karşı dava ile ilgili hükümde davalı yararına hüküm altına alınan vekalet ücretinin karşı davanın davalısı, asıl davanın davacısı olan gerçek kişiler lehine hükmedildiğinin kabul edilmesine göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 42,60 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 28/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.