
Esas No: 2016/9198
Karar No: 2018/6160
Karar Tarihi: 01.10.2018
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/9198 Esas 2018/6160 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalılar ..., ..., Orman Yönetimi ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin dava değerinden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü ... mevkii 259 ada 9, 10; 260 ada 1; 261 ada 1, 2; 264 ada 1, 2, 3 ve 4, 265 ada 1 ve 2 sayılı parseller, ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/32 Esasında dava konusu edildiğinden söz edilerek, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine tarafından 01.05.2001 tarihinde davalı sıfatıyla ..., ..., ... ve ... köyü tüzel kişiliği aleyhine, ... köyü, ... mevkinde bulunan 28.000 m² yüzölçümündeki taşınmazın tescili için, davalılar tarafından açılan tescil davasının kısmen kabulüne ilişkin mahkeme kararının, Yargıtay tarafından bozulmasından sonra, davacılar ... ve ..."in feragati nedeniyle davanın reddine karar verildiği, taşınmazın krokisinde (B) ile gösterilen bölümünün orman olduğu, (A) ile gösterilen 9.582 m² bölümünün ise orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlendiği, (A) ile gösterilen bölümün Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmış, davayı Orman Yönetimi ve Karayolları Genel Müdürlüğüne yaygınlaştırmış,
Asliye hukuk mahkemesinin 2001/29-39 Esas sayılı dosyasında; davacılar ... ve ... tarafından, davalılar ...ve ... köyü tüzel kişiliği aleyhine ...köyü,... mevkiinde bulunan ..."dan satın aldıkları 40 dönüm ve ..."dan satın aldıkları 3.000 m² yüzölçümündeki iki parça taşınmazın zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adlarına tescili iddiasıyla dava açmışlar, davalar birleştirilmiştir. ...Asliye Hukuk Mahkemesinin Hazine tarafından açılan davanın kabulüne, ... ve ... tarafından açılan davanın ise reddine ilişkin 22.02.2005 gün ve 2004/104-18 sayılı kararı, tarafların karşılıklı temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/10/2005 tarih ve 2005/11710 Esas, 2005/12039 karar sayılı kararıyla “... tarafından açılan tescil davasının reddine ilişkin, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/71 Esasına kayıtlı dava dosyasında bulunan, 29.03.1995 fen bilirkişi ve 23.08.1995 tarihli orman bilirkişi krokisinde, dava konusu olarak gösterilen yer ile somut olayda davalı olarak gösterilen yerlerin özellikle orman sınır hattı gözetildiğinde uyuşmadığı, bilirkişilerin orman sınır hattına irtibatlı krokisi ile orman kadastro haritasının çeliştiği, bu nedenle yeniden yapılacak keşifte, orman kadastro haritası 1996/71 Esasa kayıtlı dava dosyasında dava konusu edilen taşınmazın krokisi ve çekişmeli taşınmazın krokisi çakıştırılarak, çekişmeli taşınmazın daha önce dava edilen yer olup olmadığının ve orman sınır hattına göre konumunun belirlenmesi, eğer daha önce açılıp vazgeçme ile biten davanın konusu ise, bu halde vazgeçmenin tarafları bağlayacağının düşünülmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur. 2016/9198-2018/6160 Bozma kararına uyularak devam eden yargılama sırasında ... Asliye Hukuk Mahkemeside 17/06/2009 tarih ve 2006/32 Esas, 2009/43 Karar sayılı kararıyla görevsizlik kararı verilerek dosya ... Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Tüm davalar birleştirildikten sonra, mahkemece, davaların kısmen kabulüne, çekişmeli ... köyü 259 ada 9 sayılı parselin fen bilirkişi krokisinde (H) ile gösterilen 2068,39 m2, 261 ada 2 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (K) ile gösterilen 863,73 m2, 264 ada 3 sayılı parselin krokisinde (C) ile gösterilen 2613,48 m² ve (D) ile gösterilen 775,42 m² yüzölçümündeki bölümleri ile 259 ada 10 sayılı parsel ve 261 ada 1 sayılı parselin tamamının orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, 259 ada 9 sayılı parselin (J) ile gösterilen 2822,94 m2 bölümünün ve 260 ada 1, 264 ada 1 sayılı parsellerin tamamının ..., 261 ada 2 sayılı parselin krokisinde (L) ile gösterilen 3368,21 m²’lik bölümünün ve 265 ada 1 sayılı parselin tamamının ..., 264 ada 2, 264 ada 4 ve 265 ada 2 sayılı parsellerin tamamının tarla niteliğiyle Hazine, 264 ada 3 sayılı parselin krokisinde (E ) ile gösterilen 137,75 m² bölümünün ise, çamlık niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine, Orman Yönetimi, ... ile ... mirasçıları ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 25.12.2012 tarih ve 2012/13460 – 14943 E-K sayılı kararıyla hükmün onanmasına - bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan onama - bozma kararında özetle; “1) çekişmeli ... 259 ada 10 ve 261 ada 1 sayılı parsellerin tamamı ile 259 ada 9 sayılı parselin krokisinde (H) ile gösterilen 2068,39 m2, 261 ada 2 sayılı parselin krokisinde (K) ile gösterilen 863,73 m2, 264 ada 3 sayılı parselin krokisinde (C) ile gösterilen 2613,48 m², (D) ile gösterilen 775,42 m² yüzölçümündeki bölümlerinin öncesi ve orman kadastrosunun yapıldığı 1991 yılında eylemli devlet ormanı olduğu ve devlet ormanlarının tapu ya da kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gözetilerek, bu taşınmazların devlet ormanı niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre onanmasına,
2) Keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli Pınarcık Köyü 260 ada 1, 264 ada 1, 265 ada 1 sayılı parsellerin tamamı, 261 ada 2 sayılı parselin (L) ile gösterilen 368,21 m², 259 ada 9 sayılı parselin krokisinde (J) ile gösterilen 2822,94 m² yüzölçümündeki bölümlerinin, öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olmadığı, kadim tarım alanı olduğu, davacı gerçek kişiler yararına zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde gerçek kişiler adına tesciline karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, Hazine ve Orman Yönetiminin bu taşınmazlara ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, bu taşınmazlara ilişkin hükmün onanmasına,
3) Orman Yönetiminin 264 ada 2, 4; 265 ada 2 sayılı parsellerin tamamı ve 264 ada 3 sayılı parselin krokisinde (E) ile gösterilen 137,75 m² yüzölçümündeki bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddine;
4) Davacı gerçek kişilerin çekişmeli ... öyü 264 ada 2 ve 4, 265 ada 2 sayılı parsellerin tamamı ve 264 ada 3 sayılı parselin krokisinde (E) ile gösterilen 137,75 m² yüzölçümündeki bölümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, keşif ve bilirkişi raporlarıyla bu taşınmazların orman sınırları dışında olduğu, öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olmadığı, kadim tarım alanı olduğunun belirlendiği, yerel bilirkişi ve tanıkların davacı gerçek kişilerin zilyetliğini haber verdikleri, ancak, bu yerler için ... ve ... tarafından açılan tescil davasının feragat nedeniyle reddine ilişkin, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.1997 gün ve 1996/71-48 E.K. sayılı kararının bulunduğu, bu tarihten sora dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, davacılar; ... ve ... tarafından davalı sıfatıyla, ... ve ... Köyü tüzel kişiliği aleyhine 01.09.1994 tarihli dilekçeyle, ... Köyü, Eski ... ... mevkiinde bulunan K: Hazine arazisi, ormanlık ve dere Doğusu: ...tarlası, Güneyi: Dere ve devlet yolu, Batısı: dere ile çevrili 28.000 m² yüzölçümündeki taşınmazın Medeni Kanunun 639. maddesi gereği tescili istemiyle dava açıldığı, davanın Orman Yönetimine yaygınlaştırıldığı, keşif sonucu orman uzmanı bilirkişi ... tarafından düzenlenen 23.08.1995 havale tarihli raporda, tescil davasına konu taşınmazın (A) ile gösterilen 9582 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sınırları dışında orman sayılmayan yer, (B) ile 2016/9198-2018/6160
gösterilen 3903 m² yüzölçümündeki bölümün ise, orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş, fen bilirkişi de parselin (B) ile gösterilen 3903 m² yüzölçümündeki bölümünde çam ağaçlarının, (A) ile gösterilen 9582 m2 yerin üzerinde de meyve ağaçları ve çilekler bulunduğu toplam yüzölçümünün 13482 m² olduğu bildirilmiş, davanın kısmen kabulüne (A) ile gösterilen 9582 m² bölümün ... ve ... adına tesciline ilişkin 20.10.1995 gün ve 1995/75-85 sayılı kararı, Hazine tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.10.1996 gün ve 1996/2239- 8870 E.K. sayılı kararı ile “taşımazın ortak muris ...’ten kaldığı iddia edildiğine göre, ...’in tüm mirasçılarının davaya katılması gereğine değinilerek bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında; 11.09.1997 tarihli celseye taraflar gelmemiş, dava dosyası yenileninceye kadar işlemden kaldırılmış, davalı gerçek kişiler vekili Avukat ... davayı takip edeceklerini bildirmiş, bunun üzerine 11.09.1997 tarihli yenileme zaptı ile dava dosyası yeniden işleme konularak, celse 23.10.1997 tarihine bırakılmış, 23.10.1997 tarihli bu celseye, davacılar vekili ... ile davalı ... vekili gelmiş, dosyadaki vekaletnamesine göre davadan feragat yetkisi de bulunan Avukat ..."in “davadan vazgeçiyoruz dedi, beyanı okundu” şeklindeki beyanının altı imzalattırılmış, davalı vekili davayı takip etmek istediklerini bildirmiş, mahkemece, aynı celsede davacılar vekilinin vazgeçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, gerekçede aynı sözler tekrar edildikten sonra, davacıların feragati nedeniyle davalarının reddine karar verilmesi gerektiğine de değinilerek, dava ret edilmişse de, 23.10.1997 gün ve 1996/71-48 sayılı redde ilişkin bu kararın davanın taraflarına tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı H.U.M.K.’nun 307. (1086 sayılı HUMK."nın 79) maddesi gereğince “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” feragat tek taraflı bir taraf işlemi olup, kabule bağlı değildir. Hakkın özünü ilgilendirir, feragat ile bu haktan başka deyişle dava ile ulaşılmak istenen haktan kayıtsız şartsız vazgeçilmesi söz konusudur. 6100 sayılı Kanunun 150/1 (HUMK.’nın 409) maddesi gereğince “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” uygulamada davanın geri alınması ya da davadan vazgeçilmesi de denen bu durumda, haktan başka deyişle dava ile ulaşılmak istenen sonuçtan vazgeçilmemekte, bu hakkın elde edilmesi için açılan davanın takibinden vazgeçilmektedir. Uygulamada bu iki durum bir biri ile karıştırılmakta, bazen feragati ifade etmek üzere davadan vazgeçildiği söylenebilmektedir. Sonuçları itibariyle; birbirinden farklı olan bu iki irade beyanı konusunda tereddüt oluşması halinde, durum beyan sahibine izah ettirilmeli, beyanı açıklattırıldıktan sonra imzası ile tasdik ettirilmelidir. Somut olayda, açılan tescil davasında verilen kısmen kabule ilişkin kararın, Yargıtay tarafından ortak murisin diğer mirasçılarının da davaya dahil edilmesi gerektiğine değinen bozması üzerine, diğer mirasçıların taksim ve tek başlarına zilyetliği dayanan davacıların karşısına, murisin mallarını taksim edilmediği ve tüm mirasçılara ait olduğunu savunarak karşı koymaları üzerine, davacılar vekili davadan vazgeçtiklerini bildirmiş, mahkemece bu beyanın davadan bütün hüküm ve sonuçları ile kayıtsız ve şartsız olarak vazgeçme olup olmadığı açıklattırılmamış, gerekçede bu beyanın davanın geri alınması değil, davadan feragat olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de, davacı taraf somut olayda, daha önce aynı yer için açtıkları davadan feragat etmediklerini, davayı takipten vazgeçtiklerini beyan ettiklerine göre, 23.10.1997 tarihli celsedeki davadan vazgeçiyoruz şeklindeki beyanlarının, davadan feragat mı? yoksa davanın geri alınması mı olduğunun belirlenmesi önem arz etmektedir. Çünkü feragat, karşı tarafın kabulüne bağlı olmadan kesin hükmü gibi sonuç doğuran irade beyanı olup, sonuç doğurabilmesi için, feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesi gerekmez. Bu nedenle, davacı tarafın beyanını feragat olarak kabul eden gerekçesi nedeniyle, tescil davasının reddine ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.1997 gün ve 1996/71-48 sayılı kararının taraflarına tebliğ edilerek kesinleştirilmesi, bu şekilde davacı tarafın beyanının feragat olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 2016/9198-2018/6160 Diğer taraftan sözü edilen kararın tebliğe çıkarılmadığı, bu sırada arazi kadastrosu yapılıp, çekişmeli yerler için kadastro tesbit tutanağı düzenlendiğinden, genel mahkemedeki bu dava dosyasının, hangi aşamada bulunduğuna bakılmadan, 3402 sayılı Kanunun 5 ve 27. maddesi hükümlerine göre kadastro mahkemesine aktarılması ve konusu ve tarafları aynı olan bu dava dosyası ile birleştirilmesi gereklidir. O halde, ... ve ... tarafından 01.09.1994 tarihinde açılan tescil davasının reddine ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.1997 gün ve 1996/71-48 E.K. sayılı kararının taraflarına tebliğ edilmesi, temyiz edilmesi halinde sonucunun beklenmesi, temyiz edilmemesi halinde, tebliğ aşamasındayken çekişmeli yerler için kadastro tesbit tutanağı düzenlendiğinden, dava dosyasının 3402 sayılı Kanunun 5 ve 27. maddesi hükmüne göre kadastro mahkemesine devredilmesi beklenmeli, dava dosyasının kadastro mahkemesine devredilmesi halinde, tarafları ve konusu aynı olan dava dosyaları birleştirilmelidir. Açıklanan nedenlerle; davacılar ... mirasçıları ile ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile çekişmeli ... köyü 264 ada 2 ve 4, 265 ada 2 sayılı parsellerin tamamı ve 264 ada 3 sayılı parselin krokisinde (E) ile gösterilen 137,75 m2 yüzölçümündeki bölümüne ilişkin hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu Hazinenin davasının reddine, birleşen dava davacılarının davasının kısmen kabul, kısmen reddine, dava konusu 264 ada 2 parsel, 264 ada 4 parsel, 265 ada 2 parsel, 264 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişisinin ... Kadastro Mahkemesine sunmuş olduğu 28/10/2011 tarihli rapor ve krokisinde (E) harfi ile gösterilen E=137.75 m2"lik kısmının 264 ada 3 parselden ifrazı ile aynı ada ve son parsel numarası verilmek suretiyle, tüm taşınmazların ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/95 Esas 2013/101 Karar, Keles Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/34 Esas, 2012/51 Karar, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1987/146 Esas 1987/135 Karar sayılı veraset ilamlarına göre; ... ve kararda adları ve hisseleri yazılı diğer mirasçıların adlarına tespit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve davalılar ..., ..., Orman Yönetimi ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 1990 yılında yapılıp, 10.07.1990 tarihinde ilân edilmiş ve 10.01.1991 tarihinde kesinleşmiştir. Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden ve Karayolları Genel Müdürlüğünden, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına, 01/10/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.