(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/26954 E. , 2020/1528 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının 01/04/2005 - 02/03/2015 tarihinleri arasında vakıf hizmetlisi olarak çalıştığını, son brüt ücretinin 2.426,45 TL olduğunu, vakfın araçları ve ulaşımı işi, temizlik, yardım, dağıtım, güvenlik, evrak dağıtımı ve vakıf müdürü tarafından verilecek işler dışında, Kaymakamlık tarafından Hükümet Konağı kalorifer kazanı ve Kaymakamlık Lojmanının kalorifer kazanını yakmak, temizlemek vs. işleri ile görevlendirildiğini, 2005 yılından itibaren her yıl Kasım-Mayıs ayları arasında aralıksız olarak hafta tatili kullanmadan milli dini bayram ve diğer resmi tatillerin tamamında 04.00 – 17:00/18:00 saatleri arasında kalorifer kazanını yaktığını, bu çalışmalarının karşılığı olan ücretlerinin ödenmediğini beyan ederek fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının verilen işi yapmayacağına ilişkin ve görevini terk ettiğine dair tutanak tutulduğunu, hak kazandığı 28.702,79 TL tutarındaki kıdem tazminatı alacağının hesabına yatırıldığını, Hükümet Konağı kalorifer kazanının fue-oil ile çalıştığı ve yanması için sadece düğmeye basıldığını, hükümet konağı kaloriferinin akşam yakılmasının mümkün olmadığını, davacının sadece 3 ay kaloriferci olarak görevlendirildiğini, bu görevlendirmenin müfettiş raporunda eleştirilmesi üzerine uygulamaya son verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz Başvurusu:Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe:Taraflar arasında davalının açık muvafakati alınmadan, davacı tanıklarının dinlenmesinden vazgeçilip vazgeçilemeyeceği uyuşmazlık konusudur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Delilden vazgeçme” başlıklı 196’ncı maddesinde, “(1) Delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez.” hükmüne yer verilmiştir.Madde gerekçesinde de, “Bu madde, 1086 sayılı Kanundaki benzer düzenlemenin genelleştirilmiş hâlidir. 1086 sayılı Kanunda delilden vazgeçmeye ilişkin hüküm, senetlere ilişkin olarak düzenlenmişti ve uygulama ile doktrinde bu çerçevede yorumlayan görüşler olduğu gibi aksine görüşler de mevcuttu. Bu madde ile duruma açıklık getirilerek, herhangi bir delili gösteren tarafın, bu delilden vazgeçmek istemesi durumunda, bunun ancak karşı tarafın açık izni ile mümkün olduğu belirtilmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir. Gerek Kanundaki hüküm, gerekse madde gerekçesi dikkate alındığında, HMK’nın 196’ncı maddesinin tanık delilini de kapsadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 T, 2016/22-325 E., 2019/883 K. sayılı kararı da aynı doğrultudadır). Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... tanık olarak gösterilmesine rağmen; davacı vekili, 05/05/2015 havale tarihli dilekçesi ile ... ve ...’ı tanık olarak dinletmekten vazgeçmiştir. Aynı şekilde 15/07/2015 havale tarihli dilekçesinde ise, ... ve ...’in baskı altında kaldıklarına dair duyum edindiklerini bu kişilerin beyanına itibar edilemeyeceğini, bu sebeple tanıklıklarından vazgeçme zarureti doğduğunu beyan etmiştir.Mahkemece, her iki dilekçe doğrultusunda davacı tanıkları dinlenilmeden yargılamaya devam edilmiş ise de, 6100 sayılı Kanunun 196. maddesine göre delil gösteren tarafın bu delilden vazgeçmesi karşı tarafın açık muvafakatine bağlıdır. Bu düzenlemenin tanık delili için de geçerli olduğu açık olduğuna göre, vazgeçme beyanı ile ilgili olarak davalı tarafın açık muvafakati olup olmadığının sorulmaması hatalı olmuştur. Mahkemece davalı tarafa, davacının bir kısım tanıklarını dinletmekten vazgeçtiğine dair beyanı hakkında diyecekleri sorulmalı, vazgeçmeye karşı davalı tarafın açık muvafakati olmadığı takdirde, bildirilen tanıklar dinlenmeli, oluşacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmelidir. Mahkemece uyulması gereken usul kurallarına uyulmadan yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz nedenlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.