(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/26959 E. , 2020/1532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 01/06/2007 – 10/06/2014 tarihleri arasında 1.541,57-TL brüt ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından ... 8. Noterliği’nin 10/06/2014 tarih ve 4391 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haklı sebeple feshedildiğini, davacının bir hafta 07.30 – 18.00 saatleri arasında, diğer hafta ise 11.00 – 21.30 saatleri arasında çalıştığını, davacıya ücret ödenirken göstermelik olarak fazla çalışma ücreti ödemesi yapılmış ise de, bu ödemenin fazla çalışma yapılan süreye göre çok eksik olduğunu, davacının ayda 60 saati aşacak şekilde fazla çalışma yaptığını, ancak bunun sadece 10-15 saatinin fazla çalışma olarak gösterildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini, feshin haklı bir nedene dayanmadığını, davacının günde iki saat ara dinlenme süresi kullandığını, davacının aylık 60 saat fazla çalışma yapmasının fiilen imkansız olduğunu, şirkette uygulanan çalışma esasları gereği çalışan tüm personelin gerek aylık ücretlerinin, gerekse fazla çalışma ücreti ile resmi tatil ücretlerinin her ay düzenli olarak hesaplanarak ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davacının kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kısmen kabulüne, fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücreti talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı işçinin fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.Yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça bir kısım bordrolar dosyaya sunulmuş, bu bordrolar incelenmek suretiyle kök bilirkişi raporu hazırlanmıştır. Ancak bilirkişi raporunun taraflara tebliği üzerine, davalı taraf bir kısım belgelerin yeni temin edilebildiği gerekçesiyle yeniden bir kısım bordro ve ücret hesap pusulası sunmuştur. Mahkemece sonraki bordrolar dikkate alınarak düzenlenen ek rapor doğrultusunda fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Buna göre, sonradan sunulan ücret bordrolarının daha önce sunulan ücret bordrolarından farklı olduğu, bankaya ödenen ücretlerin daha sonra sunulan bordroların içeriğine uygun olduğu, ayrıca sunulan bordrolarda her ay 25 saat fazla çalışma tahakkuku yapıldığı, banka kayıtlarına göre bordrolarda yapılan tahakkukların davacının banka hesabına ödendiği, ücret bordroları sunulu olmayan dönemlerde ise banka kayıtlarından ödenen ücretlerin incelenmesinden, temel ücretin üzerinde ödeme yapıldığı, ödenen ücretin içerisinde 25 saatlik fazla çalışma ücreti olduğu, davalı tarafça fazla çalışma ücretinin davacının banka hesabına ödendiği ve yapılan ödemelerin davacı tarafça ihtirazi kayıtsız olarak çekildiği gerekçesiyle, fazla çalışma ücretine hak kazanmadığı sonucuna varılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, ücret bordroları ve ücret hesap pusulaları ödeme belgesi mahiyetinde olup, bu kayıtların yargılamanın her aşamasında dosyaya sunulması mümkündür. Bu bakımdan, mahkemece sonradan sunulan bordrolar dikkate alınarak değerlendirme yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalı tarafından dosyaya sunulan bordrolar ve ücret hesap pusulaları incelendiğinde, aynı aya ilişkin birden fazla bordro veya ücret hesap pusulası bulunduğu ve bunların içeriklerinin birbirinden farklı olduğu dikkat çekmektedir. Hal böyle olunca içeriği farklı olan bu kayıtlardan hangilerine değer verilmesi gerektiği bir sorun olarak otaya çıkmaktadır. Mahkemece, sonraki kayıtların bankaya yapılan ödemeler ile uyumlu olduğu gerekçesiyle bu kayıtlara değer verilmiş ise de, bu tür bir ayrım yapılması yerinde değildir. Mükerrer şekilde sunulan ve içeriği farklı olan kayıtlar ile ilgili olarak, öncelikle davacının imzasının bulunup bulunmadığı yönünden bir değerlendirme yapılmalıdır. Davacının imzasını taşıyan ücret bordroları hangi aşamada sunulursa sunulsun (imza inkar edilmediği sürece) imzasız olanlara nazaran öncelikli olarak değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Ancak aynı döneme ilişkin, farklı içerikteki imzasız bordrolar yönünden davalı tarafın kanuna aykırı bir uygulama yapıp yapmadığı araştırılmadan, doğrudan doğruya sonraki kayıtlara değer verilmesi hatalıdır. Böyle bir durumda, davacının hukuki dinlenilme hakkı korunmalı; farklı içerikteki imzasız bordrolar yönünden sonradan sunulan bordrolara değer verilmemelidir. Sonradan sunulan imzasız bordrolarda belirtilen ödeme tutarlarının banka kayıtlarında yer alan ödemeler ile uyumlu olması bu sonucu değiştirmez. Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre değerlendirme yapılacak olursa, işçi tarafından imzası inkar edilmeyen imzalı bordroların her aşamada imzasız olan bordrolara nazaran öncelikle dikkate alınması esastır. Bu halde, işçinin bu bordrolarda belirtilen fazla çalışma süresinden daha fazla çalışma yaptığını ancak yazılı delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak somut olayda, davacının son aylık ücretinin 1.541,57-TL olduğu, ayrıca her ay sembolik olarak aynı miktarda fazla çalışma süresi karşılığı ücret ödendiği, bu ödemenin gerçekte yapılan fazla çalışma süresinin çok altında olduğu yönünde iddiası bulunmakta olup, mahkemece bu iddia ile ilgili herhangi bir araştırma ve inceleme de yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının en son aylık net 1.140,00-TL (brüt 1.594,60-TL) ücret ile çalıştığı, ancak taleple bağlılık kuralı gereğince hesaplamaların aylık brüt 1.541,57-TL (1.102,08-TL aylık net) ücret üzerinden yapıldığı ifade edilmiştir. Dosya kapsamındaki bordroların incelenmesinde, bilirkişi tarafından çıplak ücret olarak dikkate alınan tutara işçiye ödenen (sıklıkla 25 saat karşılığı) fazla çalışma ücretinin dahil olduğu görülmektedir. Buna göre ulusal bayram ve genel tatil günlerine rastlayan bazı aylarda 15 saat karşılığı fazla çalışma ücreti ile 10 saat ( veya 7,5 saat) karşılığı ulusal bayram ve genel tatil ücreti olmak üzere toplam 25 saat karşılığı fazla çalışma ücreti ödendiği; diğer aylarda ise sabit 25 saat fazla çalışma ücreti ödendiği dosyalardan anlaşılmaktadır. Bu itibarla gerek davacının aylık ücret miktarına yönelik iddiası, gerekse dosya kapsamındaki bordrolar dikkate alınarak, davalı işverenin gerçek ücretin bir kısmını fazla çalışma ücreti olarak bildirmek şeklinde kanuna aykırı bir uygulamasının bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleme yapılmalı, sonucuna göre davacının gerçek ücret miktarı belirlenmeli, ayrıca imzalı ücret bordroları yönünden davacının bordroda gösterilenden daha fazla çalışma yaptığı iddiasına değer verilip verilmeyeceği noktasında bir sonuca ulaşılmalıdır. İmzasız ücret bordroları yönünden ise, sonradan sunulan imzasız bordrolara değer verilmemeli, işçinin imzasız bordrolarda belirtilen fazla çalışma süresinden daha fazla çalıştığı iddiasını tanık anlatımları ile ispat edebileceği dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. İmzasız bordrolardaki ödemeler ile banka kayıtlarındaki ödemelerin uyumlu olması halinde, bordroya göre ödendiği anlaşılan fazla çalışma ücretinin hesaplanan fazla çalışma ücretinden mahsubu gerektiği, ancak banka kayıtları ile uyumlu olmadığı anlaşılan bordrolar yönünden mahsup yoluna gidilmemesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Mahkemece açıklanan ilke ve esaslara göre değerlendirme yapılarak davacının fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında bir sonuca varılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi yerinde görülmemiştir.
2-Kabule göre de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderlerinden sorumluluk" başlıklı 327. maddesinin 1. bendinde, "Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir." düzenlemesi mevcuttur. Davalının kök bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasından sonra bir kısım bordro ve ücret hesap pusulalarını dosyaya sunduğu, yeni belgeler de dikkate alınarak yeniden değerlendirme yapıldığı, davalının böylece davanın uzamasına ve davada gider yapılmasına sebep verdiği dikkate alınmalı, yargılama giderlerinin takdirinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 327. maddesinin 1. bendi göz önünde bulundurulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.