3. Hukuk Dairesi 2016/13396 E. , 2018/1933 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ..."in kendisini bıçak ile yaraladığını, hayati tehlike geçirerek dalağını kaybettiğini, olay nedeni ile öğrenim gördüğü liseden ayrıldığını, üniversiteye gidemediğini, askere alınmadığını, psikolojik tedavi gördüğünü, davalı ..."in 18 yaşından küçük olmasına karşın ayırt etme gücüne sahip olması nedeni ile bizzat, anne ve babası olan diğer davalıların TMK."nun 369.maddesi gereğince ev başkanı olarak sorumlu olduğu belirtilerek, fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 2.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar; zamanaşımı süresinin geçtiği, olayın davacının haksız davranışlarından kaynaklandığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/17945 esas 2015/10479 karar sayılı 08/06/2015 tarihli ilamıyla;
“Dava konusu uyuşmazlık, olay tarihinde reşit olmayan Taner"in eylemi nedeni ile oluşan maddi ve manevi tazminat talebinden kaynaklanmaktadır.
...Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, davaya aile mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesi ile, dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu işin esası hakkında bir karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; karar tarihi itibariyle davalı ...’in 18 yaşını ikmal etmesi nedeniyle diğer davalılar anne-Sebahat ve ... yönünden davanın reddine, davalı ...’in davacıyı yaraladığı ve meslekte kazanma gücünü kaybetmesine neden olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 700,00 TL tedavi masrafı ile 54.280,33 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15.03.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den alınarak davacıya ödenmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- HMK. 297. Maddesi (HUMK. md. 388) gereğince; mahkemenin, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında, açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde infazı kabil karar vermesi gerekir.
Aynı kanunun 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre ise, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın ıslah dilekçesinde; sadece 54.280,33 TL tazminat miktarına yönelik talepte bulunduğu, mahkemece ise davacı tarafın talebiyle birlikte 700,00 TL tedavi masrafına yönelik hüküm kurulduğu görülmektedir. Böylelikle talep edilmeyen tedavi masrafları yönünden karar verilmekle talep aşılarak hüküm kurulduğu belirlenmektedir.
O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, ıslah dilekçesindeki talebe ilişkin hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Davacı tarafın temyiz itirazının incelenmesinde;
Türk Medeni Kanun"un 369/1. maddesine göre aile başkanı, küçüğün verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur. Aile başkanının özen ve gözetim görevini yerine getirmemesinden dolayı üçüncü kişiler bir zarara uğramışlarsa, aile başkanı bu zararı tazminle sorumludur
Haksız eylemi gerçekleştiren kişinin yargılama sırasında reşit olması aile başkanının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Dava, TMK’nın 369. maddesinde düzenlenen ev başkanının sorumluluğu hükümlerine göre açılmıştır. Tazminata neden olayın vuku bulduğu tarihte küçük olan çocuğun dava açıldıktan sonra veya dava tarihinden önceki bir tarihte yasal rüşt yaşını tamamlamış olması aile başkanının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Aile başkanının sorumluluğu olay tarihinde ortaya çıkmış olup dava bu tarihteki olgulara göre değerlendirilmelidir.
Hal böyle olunca mahkemece; haksız eylemi gerçekleştiren kişinin yargılama sırasında reşit olmasıyla aile başkanının sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı göz önünde bulundurulması gerekirken; davalı anne ve baba yönünden davada temsil hakkı ortadan kalkmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte belirtilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına 3. bentte belirtilen nedenlerle davacı yararına HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.