3. Hukuk Dairesi 2018/37 E. , 2018/2022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (TİCARET)
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın konusuz kaldığından karar vermeye yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, elektrik enerjisi kullanımından ötürü faturalarına yansıtılan ve kendilerinden haksız olarak tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli için ödenen miktarların (dava tarihinden itibaren 10 yıl geriye doğru) temerrüt/dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte aboneliklerinin başlangıcından itibaren geriye dönük olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ,şirketlerinin 30/09/2009 tarihinde özelleştirildiğini, bu tarihten öncesine ilişkin talepler bakımından muhatabın o tarihte hisseleri elinde bulunduran dava dışı ... olduğunu, davada iadesi talep edilen bedellerin ... uygulama ve mevzuatına dayanmakta olup talebe konu işlemlerin iptal kararının niteliği gereği idari yargının yetki alanında olduğunu, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 05.06.2017 tarih ve 2016/16920 E. -2017/9020 K. sayılı ilamı ile ""...karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan ... kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği ve bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığı..."" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise; 6719 sayılı yasanın 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17.maddesine eklenen 10.fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen geçici 20.Maddesi hükmü gereğince davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafında temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Somut olayda;davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.Dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildikten sonra, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde 22.498,00 TL nispi vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Bundan ayrı olarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu"na bağlı (I) sayılı tarifenin yargı harçları başlığını taşıyan bölümünün karar ve ilam harcı başlıklı III. kısmının 1. fıkrasında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı; 2-a fıkrasında ise, 1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlar ve davanın reddi kararlarında maktu karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda; konusu belli bir değerle ilgili bulunan davada esas hakkında karar verilmesi halinde nispi harç alınacağı, usule ilişkin nihai kararlarla, davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlarda maktu harç alınacağı kuşkusuzdur.Mahkemece, davanın konusuz kalması nedeniyle maktu harca hükmedilerek bakiye harcın davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden nispi harç üzerinden hüküm tesisi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,ikinci ve üçüncü bette açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.