4. Hukuk Dairesi 2016/472 E. , 2016/4122 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/02/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 05/10/2015 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 29/03/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat .... geldi, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının müvekkili şirket aleyhinde alacak davası ikame ettiğini ve ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, davacının bu talebinin kabul edilerek, Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2009/9709 esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili şirketin gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz konulduğunu, müvekkili şirketin konulan hacizden dolayı piyasada itibarının sarsıldığını ve ticari alışverişte bulunduğu şahıs ve kurumlar nezdinde müvekkili şirketin borcunu ödeyemeyeceği şeklinde akıllarında olumsuz bir düşünce oluştuğunu, haksız ihtiyati haciz kararı ile maddi zararlara da düçar kaldığını beyanla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, müvekkili tarafından açılan dava dosyasının esastan değil zamanaşımı nedeniyle usulden reddedildiğini, müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu ancak zamanaşımı nedeniyle bunu talep edemediğini, ortada kötüniyet bulunmadığını, davacı şirketin ihtiyati haciz sebebiyle manevi zarara ilişkin taleplerinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacı şirket hakkında müvekkilinin yaptığı icra takibi yada ihtiyati haciz dışında onlarca haciz ve takip bulunduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, İİK"nın 257-259 vd. maddeleri uyarınca davalı tarafından alınan ve usulen uygulanan ihtiyati haciz kararının ihtiyati hacze ilişkin davanın reddedilmesi karşısında haksız olduğunun kesinleştiği, haksız ihtiyati haciz nedeniyle davalının sorumluluğunun kusursuz sorumluluk niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden BK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). Haksız yere bir kimsenin mallarının haczettirilmesi, o kimsenin ticari itibarına saldırı teşkil eden ve BK"nın 49. maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmayı gerektiren bir davranıştır.
Somut olayda;.... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/872 esas, 2011/472 karar sayılı dosyasında, davalı tarafından davacı aleyhine, davalının uzun yıllardan beri davacı şirket ve iştiraki olan bağlı şirketlere müşavirlik, sigortacılık, danışmanlık hizmeti ile gayrimenkul alım satımı konusunda komisyonculuk hizmeti verdiğini ve değişik tarihlerde bu yönde sözleşmeler düzenlendiğini belirtilerek bu sözleşmelerden dolayı komisyon alacağı bulunduğu gerekçesiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının uzun yıllardan beri davalı şirket ve bağlantılı şirketlere her türlü sigorta alım ve satımı konusunda komisyonculuk hizmeti verdiği, aracılık yapılması üstlenilen işin maddi değerinin büyük olduğu, bu büyüklükteki bir işin ticari bir iş olduğunun ve işi alan kişinin de bu işi meslek edindiğinin kabul edilmesi gerektiği, dava konusu satışın 16/11/2007 tarihinde gerçekleştiği, TTK"nın 100 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir yıllık süre geçtikten sonra 01/10/2009 tarihinde işbu davanın açıldığı gerekçeleri ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Bu kapsamda ihtiyati haciz kararı verilen dosyada davalının, davacı ile aralarında imzalanan sözleşmeler nedeni ile dava açtığı, davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği gözetildiğinde davalının kötüniyetli ve kusurlu olduğundan bahsedilemez. Bu nedenle mahkemece, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.