(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/26948 E. , 2020/1542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının 09.07.1984 - 10.04.2013 tarihleri arasında makine imalat ve montaj ustası formen olarak davalı şirketler grubunda çalıştığını, bu şirketlerin ortaklarının aynı olduğunu, davacının çalışma süresince hangi şirket tarafından kayıt altına alındığının bilgileri dahilinde olmadığını, 1990 yılında askere gidip döndükten sonra çalışmasına devam ettiğini, 30.03.2001 tarihinde ekonomik kriz sebebiyle işten çıkarıldığını ve çalışmasının 4 yıl kesintiye uğradığını, 16.03.2005 tarihinde tekrar işe başlatıldığını, söz konusu dönemlerde hizmet akdinin tasfiye olmadığını, böylece 10.04.2013 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, son ücretinin net 1.400,00-TL olduğunu, iş sözleşmesinin davacı tarafından 15 yıl sigortalılık, 3600 prim ödeme şartının gerçekleşmesi sebebiyle 1475 sayılı Kanunun 14/5-4 hükmü gereğince feshedildiğini, sözleşmenin feshinden sonra bir miktar ödeme yapılmış ise de, bu ödemenin hangi alacağa ait olduğunun bilinmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ile fazla çalışma ücreti alacaklarıınn davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı Cevabının Özeti:Davalılar vekili, dava dışı ... Makine Endüstri Tic. Ltd. Şti.’nin tüm aktif ve pasifi ile ... İnş. Mim. Müh. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından devralındığını, devralan ... İnş. Mim. Müh. ve Tic. Ltd. Şti.’ nin ise Türk Ticaret Kanunun 180 ve 193.md.’lerine göre tür değiştirdiğini, yeni unvanının ... İnş. Mim. Müh. End. Turz. San. ve Tic. A.Ş. olduğunu, davacının iddiasının aksine davalı şirketlerin, ortak ve yöneticilerinin, faaliyet alanlarının ve tüzel kişiliklerinin farklı olduğunu, ayrıca şirketlerin adreslerinin de ortak olmadığını, dolayısıyla davacının iki farklı tüzel kişiliğe haiz farklı işverenlere ait işyerlerinde, değişik tarihlerde çalıştığını, bu itibarla bu işyerlerinde geçen sürelerin birleştirilmesinin mümkün olmadığını, davacının davalı ... Tic. A.Ş.’de geçen ilk dönem çalışma süresinin sonlandığı 30.03.2001 tarihinde davacıya kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini, davacının bu döneme ilişkin ibraname imzaladığını, ayrıca ilk çalışma dönemine ilişkin tazminat, izin ücreti ve fazla çalışma alacağı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, aynı şekilde davacının 16.03.2005- 21.10.2008 tarihleri arasındaki ikinci dönem çalışmasına ilişkin ihbar ve kıdem tazminatı alacağının da ödendiğini, bu sebeple davacının 16.03.2005 – 10.04.2013 tarihleri arasında değil, 27.10.2008-10.04.2013 tarihleri arasında davalı bünyesinde çalıştığını, aylık ücretinin bordrolar ile kıdem tazminatı ödemesine ilişkin ibranameden de görüleceği gibi asgari geçim indirimi ile birlikte brüt 1.009,80 TL olduğunu, davacının iş sözleşmesini 1475 sayılı Kanunun 14/5-4 hükmü gereğince feshetmesi üzerine 27.10.2008 - 10.04.2013 tarihleri arasındaki döneme isabet eden 4.949,26 TL tutarındaki kıdem tazminatı alacağının ödendiğini, davacının da davalıyı ibra ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Somut uyuşmazlıkta davacının 1988 yılından itibaren farklı tarihlerde davalı şirktler tarafından çalıştırıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre davacıya 1988-2001 yılları arasındaki döneme ilişkin kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek iş sözleşmesi işverence sona erdirilmiştir. Davacı yaklaşık 4 yıl sonra, 2005 yılında tekrar aynı işyerinde çalışmaya başlamış, bu çalışması 21.10.2008 tarihine kadar devam etmiştir. Davacı işten çıkış tarihinden 6 gün sonra yeniden çalışmaya başlamış ve 2013 yılında davacıya sadece 3. dönem çalışma süresi dikkate alınmak suretiyle kıdem tazminatı ödenerek iş sözleşmesi sona erdirilmiştir. Davacının ise, tüm çalışma dönemleri birleştirilmek suretiyle hesaplama yapılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Ancak, davacının 02/04/1988-30/03/2001 tarihleri arasındaki ilk çalışma dönemi ile 16.03.2005- 21.10.2008 tarihleri arasındaki ikinci çalışma dönemi arasında 4 yıllık bir süre geçmiş olup, davacı ara verilen bu süre içinde fiilen çalışmaya devam ettiğini iddia etmemiştir. Sonraki dönemler yönünden ise, davacı taraf 16/03/2005-10/04/2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını ileri sürmüştür. Her ne kadar davacı aynı işyerinde çalışmış ise de, ilk çalışma dönemi için kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi ve aradan 4 yıl gibi bir sürenin geçmiş olması karşısında bu döneme ilişkin alacaklar bakımından tasfiyenin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Sonraki çalışmalar açısından konunun sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi için davacının kesintisiz biçimde çalışıp çalışmadığı önem arzetmektedir. Davacı kesintisiz çalıştığını iddia etmesine rağmen mahkemece tanıklara bu döneme ilişkin kesintisiz çalışma iddiasının sorulmadığı anlaşılmaktadır. Tanıklar yeniden dinlenmek suretiyle bu husus açıklığa kavuşturularak şayet kesintisiz çalışma varsa, 16.03.2005 tarihinden itibaren devam eden çalışmanın kıdem tazminatı alacağı yönünden bir bütün olarak değerlendirilmesi ve çalışma süresi devam ederken yapılan kıdem tazminatı ödemesinin avans olarak mahsubu yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekir.2-Yıllık izin ücreti alacağı yönünden ise, davacının önceki dönem izinlerini kullanmadığına yönelik beyanı hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması hatalıdır. Davacının her bir çalışma dönemine ilişkin olarak yıllık izinlerini kullanmadığını ileri sürmesi karşısında, mahkemece dosya kapsamındaki ibranameler ile diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiktan sonra olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekmekte olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir. Kabule göre de, davacı dava dilekçesinde çalışma süresi boyunca toplam 42 gün izin kullandığını beyan etmesine rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece 28 gün izin kullanıldığının kabulü yerinde değildir.SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.