2. Hukuk Dairesi 2016/10048 E. , 2017/7791 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 20.06.2017 günü duruşmalı temyiz eden davacı ... ve vekili Av.... ile karşı taraf temyiz eden davalı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Tarafların boşanma davalarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Anayasanın 141/3. maddesi "bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde de kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenini 3. bendine göre, mahkeme kararlarında iki tarafın sav ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Yerel mahkemenin hangi delillerle sonuca ulaştığını değil, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklaması zorunludur. Somut olaya gelince; mahkeme gerekçeli kararında, boşanma davasında tarafların dayandıkları vakıalar ile vakıalara ilişkin gerekçeye yer vermemiştir. Bu haliyle karar yeterli gerekçeden yoksun olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-c maddesindeki unsurları içermemekteder. Bu bakımdan gerekçesiz karar oluşturulması usule aykırı bulunmuştur.
2-Davacının eşya alacağı talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davacı kadın vekili 24.02.2016 tarihli duruşmada bir kısım eşya talepleri hakkında davayı atiye bıraktıklarını beyan etmiş, mahkemece de davacının eşya talebinin atiye bırakılmasına karar verilmiştir. 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olduğu dönemde, uygulamada davanın geri alınması kavramı yerine, davayı takipten sarfınazar etmek, davayı takipten vazgeçmek, "davanın atiye bırakılması" tabirleri de kullanılmıştır. Davanın geri alınması, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın geri alınmasıdır. Burada, davacı talep ettiği haktan feragat etmemektedir. Davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır (HMK m.123). Davanın geri alınması durumunda dava hiç açılmamış sayılır ve mahekemece "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilir.
Davacının davasını geri almasına davalı rıza göstermememişse, davaya devam edilmeli ve talep hakkında esastan bir karar verilmelidir. Yukarıda da belirtildiği üzere, uygulamada ve özellikle avukatlar arasında, davanın geri alınması yerine davanın atiye bırakılması tabiri kullanılmakta olup, bu tabirin hukuki açıdan hiçbir hükmü yoktur. Davacı vekilinin "atiye bırakma" isteği Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123. maddesinde düzenlenen davanın geri alınması isteği olup, davalının davanın geri alınmasına rızasının olup olmadığı tespit edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 1. bentte gösterilen bozma sebebine göre tarafların boşanmanın fer"ilerine yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1.480 TL. vekalet ücretinin ..."dan alınıp ..."e ve 1.480 TL. vekalet ücretinin de ..."den alınıp ..."a verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.06.2017 (Salı)