3. Hukuk Dairesi 2016/13244 E. , 2018/2225 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; murisin ... Sulh Hukuk Mahkemesi 2002/578 D.iş sayılı dosyası ile düzenlenen 29.11.2002 tarihli vasiyetnamede bir daireyi davalıya vasiyet ettiğini, vasiyet tanzim sırasında alınan raporun geçerli olmadığını, Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak işlemin yapılabileceğini, vasiyetnamedeki şartların yerine getirilmediğivi, vasiyetnamenin amacına uygun olmadığını, murise çocukları ve eşinin baktığını, vasiyetnamedeki tanıkların tanık sıfatına haiz olmadıklarını, vasiyetname ile mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini belirterek, vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; vasiyetnamenin geçerli olduğunu, şekil şartlarını taşıdığını, vasiyetnamedeki kazandırmanın ivazlı olduğunu, murise baktığını, tenkis koşulları oluşmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafın vasiyetnamenin iptali ile taşınmazın davacılar adına tescili talebinin reddine, davacı tarafın tenkis talebinin kabulü ile davacı ... için 27.500,00 TL davacılar ..., ..., ... ve ... için 3.718,00"er TL olmak üzere toplam 42.373,00 TL"nin davalıdan alınarak tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dava, vasiyetnamenin iptali ve tenkisi istemine ilişkindir.
Bir davada maddi olguları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, buna uygun olarak da uygulanacak yasa maddelerini bulmak, olayın hukuki nitelendirmesini yapmak ve uygulamak görevi hâkime aittir (HMK md. 33).
Davada; mirasbırakana ait vasiyetnamenin ehliyetsizlik, hukuka aykırılık ve irade sakatlığı yanında, şekil eksikliğine dayanan nedenlerle de iptali istenmiş ise de; kararın gerekçe bölümünde bu isteme ilişkin kanunda gösterilen haller ile davacıların şekil eksikliğine ilişkin nedenleri hakkında yeterli değerlendirme yapılmadığı, diğer bir anlatımla şekil eksikliğine dayanan iptal isteminin mahkemece incelenmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; ileri sürülen şekle ilişkin iptal sebeplerinin incelenmesi, tarafların delilleri toplanıp ulaşılacak sonuca göre istem hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
2-) Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın, murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
Fiil ehliyeti yokluğu; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Fiil ehliyetinin nispi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da zorunlu kılmaktadır. Esasen TMK. nun 409/2. maddesinde de, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, ehliyetsiz olduğu ileri sürülen murisin vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında işlem tarihinde miras bırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekmektedir.
O halde mahkemece, ehliyetsizlik iddiası yönünden, işlem tarihinde murisin fiil ehliyetinin olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekirken, Adli Tıp raporu alınmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bozma nedenlerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.