21. Hukuk Dairesi 2017/4790 E. , 2017/7782 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi
K A R A R
A) Davacı İstemi:
Davalı kurumun, müvekkiline ... isimli kişinin kuruma olan borcundan dolayı doğmuş doğacak her türlü hak ve alacaklarının üzerine haciz konularak kuruma ödenmesi için Haciz bildirisi gönderdiğini, anılan haciz bildirisinin davacı müvekkiline 19.12.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı şirkette çalışan personel sayısının çok olduğu ve yoğun ticari ilişkilerden dolayı yılda binlerce haciz bildirisi geldiğini, tebligatı alan personelin haciz bildirisini hukuk bölümüne yeni intikal ettirmiş olduğundan süresi içinde itiraz edilmediğini, ayrıca davalı kuruma durumun önemine binaen geç de olsa itiraz edildiğini, şirket kayıtlarında yapılan incelemede ... isimli kişinin davacı şirket çalışanı olmadığını ve şirketle herhangi bir ticari ve hukuki ilişkisinin bulunmadığının anlaşıldığını, bu nedenle de davalı Kurum borçlusu ..."ın davacı nezdinde doğmuş doğacak herhangi bir istihkak hak ve alacağı bulunmadığını beyanla haciz ihbarnamesi nedeniyle davacı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı:
Müvekkili davacı kurumda 1039044-14 sicil nolu dosyada işlem gören işyerinin ..."ın işverenine ait ödenmeyen sigorta primi borçlularından dolayı alacağının tahsili için 6183 Sayılı Kanun gereğince 2012/15699 nolu icra takip dosyası açıldığını, bu icra takip dosyası üzerinden yapılan işlemler neticesinde 6183 Sayılı Kanunun 79.maddesi gereği 07.12.2016 tarihinde ... AŞ"ye haciz bildirisi gönderildiğini, davacı şirket aleyhine yapılan işlemlerle ilgili olarak 2012/15699 nolu icra takip dosyalarına ilişkin adva konusu haciz bildirisi tebligatlar ve yaal düzenlemelere uygun olarak yapıldığını ve kesinleştiğini, davacı tarafın kendisine 19.12.2016 tarihinde yapılan tebligata ilişkin 6183 Sayılı Yasa"nın 79.maddesinde düzenlenen süreler içerisinde itiraz etmediğini, açılan davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğu gibi açılan davada yasal süreler içerisinde açılmadığını, davacının yasal olarak kendisine tiblğ edilen haciz ihbarnamesinde süresi içerisinde itiraz etmediğinden dolayı bu haciz bildirisinde belirlenen miktar yasa gereğince davacının zimmetinde sayıldığını, bu davada davacının üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle takip borçlusuna borcu bulunmadığının veya malın elinde olmadığını istep etmesi gerektiğini, ispat külfetinin davacıda olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
6183 Sayılı Kanun"un 79. Maddesinin 4. Fıkrasında itiraz süresinin geçirilmiş olması nedeniyle davacıya genel mahkemelerde dava açma hakkı tanınmıştır.
İş Mahkemeleri 5521 Sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 106.maddesi ile mülga 1479 Sayılı Kanunun 70.maddesinde ve 506.sayılı Kanunun 134.maddesinde bu kanunların uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 Sayılı Kanunun 101.maddesinde de aksine hüküm bulunmayan hallerde 5510 Sayılı Kanunun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde 506 Sayılı Kanun, 1479 Sayılı Kanun ve 5510 Sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmamaktadır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemenin görevli olup olmadığının yargılamanın her döneminde kendiliğinden inceleyebileceği ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verebileceği dikkate alınarak davada görevli Mahkemenin İş Mahkemesi olmadığından, davacının davasının görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir
İstinaf Başvurusu ;
Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde; 6183 sayılı yasanın 79.maddesi gereğince davalıya gönderilen haciz bildirisine süresinde itiraz edilmeyerek takip kesinleştiği gerekçesi ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Dava, 6183 sayılı yasanın 79. Maddesi kapsamında dava dışı ..."ın prim borçlarıyla ilgili olarak davalı üçüncü şahıs şirkete gönderilen haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmeyen davalıya bu kez ödeme emirlerinin tebliğinden 7 günü geçirdikten sonra açtığı menfi tespit davasının hangi mahkemenin görevine girdiğine ilişkindir.
Somut olayda, dava dışı ..."ın kuruma olan prim borçları sebebiyle açılmış 2012/15700 sayılı takip dosyasından davalı şirkete 6183 sayılı yasanın 79.maddesi gereğince toplam 1.254.098,46 TL tutarlı gönderilen haciz bildirisine yasal süresi içerisinde itiraz edilmemesi sebebiyle 19/12/2016 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, 7 günlük süre geçtikten sonra ilk derece mahkemesinde borçlu olmadığının tespiti istemiyle menfi tespit davası açıldığı, mahkemece görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 6183 sayılı Yasanın 79 maddesidir. Anılan maddenin 3 ve 4. Fıkra hükümlerine göre, “Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır . …”.
Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 2016/2191 E, 2016/8807 K, 30/05/2016 tarihli kararında da belirtildiği gibi "İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70’inci maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde, ne 506 sayılı Kanun, ne 1479 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda sözü edilen 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli değildir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir."
Eldeki davada, dava dosyasındaki belgelere göre dava dışı Emel Turgay ile davalı şirket arasında organik bağ olmadığı da gözetildiğinde dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
E) Temyiz:
Yasal süresi içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, resen gözetilecek nedenlerle kararın kurum lehine bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, Haciz ihbarnamesi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden dava dışı ..."ın kuruma olan prim borçları sebebiyle açılmış 2012/15700 sayılı takip dosyasından davalı şirkete 6183 sayılı yasanın 79.maddesi gereğince 19/12/2016 tarihinde haciz bildirisi tebliğ edildiği, gönderilen haciz bildirisine yasal süresi içerisinde itiraz edilmemesi sebebiyle 7 günlük süre geçtikten sonra 06.01.2017 tarihinde ilk derece mahkemesinde borçlu olmadığının tespiti istemiyle dava açıldığı, mahkemece görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88. maddesinin 19. fıkrasında; “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir” , aynı kanunun 88. Maddesinin 16. Fıkrasında "Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.....", 5510 sayılı kanunun 101. Maddesinde "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür" hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunundaki özel düzenleme karşısında iş mahkemesi görevli olduğu halde davanın görev nedeniyle usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.