20. Hukuk Dairesi 2018/741 E. , 2018/6426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 134 ada 1 parsel sayılı 34634,42 m² yüzölçümü ve 134 ada 2 parsel sayılı 7994,13 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, 08.10.1949 tarihli 2 ve 3 sıra nolu tapu kaydına ise belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalılar adına tespit edilmişler,” taşınmazların 1. derecede arkeolojik sit alanı içinde kalmakta olup korunması gerekli kültür ve tabiat varlığıdır” şerhi de beyanlar hanesine şerh edilmiştir.
Davacı Hazine, asıl ve birleşen davasıyla dava konusu taşınmazlarda davalıların zilyetliği bulunmadığı gibi, taşınmazların 2863 sayılı Kanun kapsamında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu parsellerin tespitlerinin iptali ile Hazine adına tapuya tesciline, beyanlar hanesine “Birinci derecede doğal ve arkeolojik sit alanı içerisinde kalmakta olup korunması gerekli kültür ve tabiat varlığıdır.” şerhinin yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalıların bir kısım mirasçıları olan Hamza ve ... ile ... tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 29.03.2012 tarih ve 2012/3723 E. – 4781 K. sayılı kararı ile hükmün taraf teşkili yönünden sair hususlar incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın reddine,
... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii 134 ada 1 ve 2 parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1948 yılında kesinleşen ... kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmişse de eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava konusu taşınmazlardan 134 ada 1 parselin tespitine 08.10.1949 tarihli 2 numaralı tapunun esas alındığı tutanak aslında belirtilmiş,134 ada 2 parselin kadastro tutanağında senetsizden tespit edildiği belirtilmişse de; tutanağın edinme sebebinde 134 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların 08/10/1949 tarihli 2 ve 3 numaralı tapu kaydı kapsamında olduğu bu taşınmazın tek parça olarak ... ... , ... ve ..."nın zilyetliğinde olduğu, davadan sonra bu taşınmazların iki parçaya ayrılarak kullanılmaya devam ettiği belirtilmiş olup mahkemece taşınmazların içinde kaldığı 08/10/1949 tarih ve 3 numaralı tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosya içerisine alınmamış, 3 numaralı tapu kaydı keşifte hiç uygulanmamıştır.
2018/741 - 2018/6426134 ada 1 parselin tespitine esas alınan ve keşifte uygulanan 2 numaralı tapu kaydının hasımsız açılan dava sonucu, sulh hukuk mahkemesinin 1943 tarih 251 E. - 1949/123 K. sayılı ilamı ile oluştuğu, tescil ilamı bulunmuş ise de; dosyasının ve krokisinin bulunamadığı, tapu kaydının sabit sınırlı olduğu ve davalıların zilyetliğinin kadastro tespitinden önce de 20 yılı aşkın süredir devam ettiği bildirilmişse de; dayanak tapu yöntemince uygulanmamıştır. Şöyle ki; tapu kaydının sınırlarında gündoğusu; ... Deresi, günbatısı; ... diye tabir edilen mahal, şimalen; ... ... ... yolu, cenuben; ... Deresi yazmakta olup, keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler tapunun sınırında yazan ... Deresinin taşınmazın doğusunda olduğunu, ... "nin ise taşınmazın batısında yer aldığını, ... ve ... yolunun taşınmazın kuzeyinden gelip batısına gittiğini ancak şu an zeminde olmadığını bildirmişler. Zeminde olmayan sınırlar fen bilirkişi tarafından mahalli bilirkişilerin beyanına göre krokide işaretlenmiş ise de; bu sınıra ilişkin mahalli bilirkişi beyanları memleket haritası ve hava fotoğrafları kullanılmak sureti ile denetlenmemiştir.
O halde mahkemece tespite esas alınan 08/10/1949 tarih ve 2 ile 3 numaralı tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosya içerisine alınmalı, dayanak tescil ilamının krokisi tekrar araştırılmalı, taşınmazın bulunduğu alanı gösterir en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafı dosya içerisine alındıktan sonra, taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca öncelikle dayanak tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası; haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı; yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında yazan... Deresi sabit sınır alınarak tapu kaydı kapsamının işaret ettirilmeli, mahalli bilirkişi beyanlarında belirtilen tapu kaydı sınırlarının doğruluğu hususunda ... bilirkişilerinden rapor alınarak eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde de tapu kaydının sınırlarının gösterilmesi sağlanmalı, kaydın sabit sınırlı sayılıp sayılmayacağı değerlendirilmeli, buna göre tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmeli, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16/10/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.