21. Hukuk Dairesi 2016/4236 E. , 2017/7869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere, temyiz kapsamına ve nedenlerine göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının %61 maluliyetine ve %25 müterafik kusuruna bağlı olarak 149.081,94TL maddi zararın hesaplandığı, SGK tarafından bağlanan 150.657,23TL peşin sermaye değerli ilk gelir ile maddi zararın karşılandığının değerlendirildiği, bu kapsamda maddi tazminat talebinin reddedildiği, iş kazasına bağlı maluliyete bağlı çekilen elem ve ıstırap nedeniyle 2.000,00TL manevi tazminatın, talep ile bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre, SGK Başkanlığı tarafından bağlanan iş kazasıda dayalı peşin sermaye değerli ilk gelirin tümüyle maddi zarardan indirildiği, davacı vekilinin bu hususu temyiz konusu yaptığı açıktır.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu"nun 55. maddesinin gerekçesinde; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” ifadeleri zikredilmiştir.
.../...
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesinde; “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” düzenlemesi yer almıştır. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, iş kazası nedeniyle davacıya bağlanan peşin sermaye değerli ilk gelirin rücuya kabil kısmının hesaplanması ve hesap bilirkişi raporunda belirlenen maddi tazminat alacağından tenzili yoluna gidilmesi gerekirken, kanunun emredici hükmüne aykırı olacak şekilde rücuya tabi kısım hesaplanmadan peşin sermaye değerli ilk gelirin tümüyle maddi zarardan tenzil edilmesi neticesinde karar tesisi hatalı olmuştur.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, usule ve yasaya aykırı olan hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davalıya yükletilmesine, 16.10.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.