14. Hukuk Dairesi 2018/1333 E. , 2018/5763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.03.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; da...ın kabulüne dair verilen 02.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 220 ada 6, 623 ada 40 ve 116 ada 23 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksimini, mümkün olmaması halinde ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalı, dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiş; davalı ..., da...ın reddini savunmuş; davalı ... ise dava konusu taşınmazın babasına ait olduğunu ve üzerindeki muhdesatın kendisine ait olduğunu beyan ederek da...ın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, da...ın kabulüne dair verilen ilk kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 08.02.2007 tarih 2007/5261 E-2007/6919 K sayılı ilamı ile “1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre kararı temyiz eden davalıların, 23 ve 40 numaralı parsellerin satışına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalıların 6 numaralı parsele ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamına, toplanan delillere, kesinleşen ... kayıtlarına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; davaya konu taşınmaza ait ... kaydının incelenmesinde, beyanlar hanesinde, parsel üzerinde bulunan kerpiç binaların ... ve ... ..."e ait olduğuna ilişkin şerh bulunmaktadır. Mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen 11.08.2003 tarihli bilirkişi raporunda da taşınmaz üzerinde birden fazla kerpiç binanın bulunduğu belirlenmiş, temyiz eden davalı ..."in 29.09.2006 tarihli dilekçesindeki evlerin maliklerinin tespiti istemi üzerinde durulmamıştır. Mahkemece yukarıdaki esaslar ve tapudaki şerhler doğrultusunda davalı ..."un babası ... ile davacı ... ..."e ait binaların tespit olunarak, taşınmaza katmış oldukları değer belirlenerek kurulacak oran doğrultusunda satım bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde satış kararı verilmesi hatalı olmuştur.” gerekçesi ile dava konusu 623 ada 40 ve 116 ada 23 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hükmün onanmasına 220 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak verilen ikinci kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 09.02.2012 tarih 2011/12954 E- 2012/1679 K sayılı ilamı ile “Dava konusu taşınmazda ... paydaşı olan ...’in mirasçılarından olan ...ve ... (...)’ın karar tarihinden önce ölmüş olmalarına rağmen mirasçılarının davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde adı geçen kişilerin davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; dava konusu ... İli, Merkez (...) İlçesi, ... Mahallesi, 220 ada, 6 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın TMK"nın 699. maddesi uyarınca satış yoluyla giderilmesine, dava konusu taşınmazdan elde edilecek satış bedelinden ... ..."e ait olduğu tespit edilen ve fen bilirkişisi ..."ün 02/04/2014 tarihli raporunda B harfi ile gösterilen yapıya isabet eden % 0,35"lik kısmının ... . mirasçılarına, ..."e ait olduğu tespit edilen ve fen bilirkişisi ..."ün 02/04/2014 tarihli raporunda C harfi ile gösterilen yapıya isabet eden % 0,26"lık kısmının ... mirasçılarına veraset ilamlarındaki payları oranında verilmesine, arzın ve tüm paydaşlara ait olduğu kabul edilen ağaçların ve fen bilirkişisi ..."ün 02/04/2014 tarihli raporunda E harfi ile gösterilen yapının toplamına isabet eden % 99,39 "luk kısmının ise ... kaydındaki ve veraset ilamındaki hisseleri doğrultusunda tüm paydaşlara dağıtılmasına, fen bilirkişisi ..."ün 02/04/2014 tarihli raporunda E harfi ile gösterilen yapının kendisine ait olduğunu belirten davalı ..."in sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayrı dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; davalı ...’in muhdesat iddiası bulunduğundan tarafların muhdesatın aidiyeti konusundaki beyanlarının alınması, muhdesatın aidiyeti konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi, muhdesatın aidiyeti konusunda tarafların uzlaşması veya muhdesatın aidiyetinin tespiti hakkında açılan dava sonucunda paydaş veya bazı paydaşlara aidiyetine karar verilmesi halinde bilirkişilerden dava konusu taşınmazlarda dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerlerinin ayrı ayrı tespit edilmesi, taşınmazın tüm değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenmesi amacıyla rapor alınması, satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılmasna yönelik karar verilmesi gerekirken adı geçen davalıların muhdesat iddiası dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.