4. Hukuk Dairesi 2021/14833 E. , 2021/2788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; 27/11/2012 günü sürücü ... "ün sevk ve idaresindeki ....plakalı aracıyla seyir halinde iken aracının sağ ön yan kısımları ile karşı yönden gelen sürücü ... yönetimindeki .... plakalı aracın sol ön köşe kısmına çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, hasara sebebiyet veren .... plaka sayılı aracın müvekkili olduğu ... Sigorta A.Ş tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta poliçesinin mevcudiyeti gereği ... plakalı araçtaki hasar nedeniyle ... Sigorta A.Ş"ne 7.552,11 TL ödeme yapıldığını belirterek hasar bedeli olan 7.552,00 TL nin ödeme tarihi olan 28/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; Meydana gelen hasarla fatura edilen miktarın uyumlu olmadığını, gerçek zararın tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabülü ile 7.442,31 TL alacağın 28/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, karşı araç hasarının sigorta tarafından ödenmesi neticesinde sigortalı sürücünün alkollü olarak araç kullanmasından dolayı ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili talebidir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Öte yandan, davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın B.4.d. maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın B.4.d. maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).
Somut olayda ise; davalıya ait araç sürücüsünün olay sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağına göre 1,25 promil alkollü olduğu, alkollü şekilde araç kullandığı için idari işlem yapıldığı, davalı sürücüye “kavşaklarda geçiş önceliğine uymama” kuralını ihlal ettiği için asli kusur verildiği, ancak tarafların kusur oranının belirlendiği ve içinde nörolog bilirkişinin de bulunduğu heyetten kazanın münhasıran alkolün etkisi ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelendiği bir raporun dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacının rücu hakkının doğumu için, kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana geldiğinin, uzman bilirkişi heyetinden alınacak raporla saptanması gerektiği; rücuya konu edilen zararın teminat dışı kaldığını ispat yükünün davacı sigortacıda olduğu ve bu hususun somut biçimde ispat edilememesi halinde rücu hakkının doğmayacağını kabulün zorunlu olduğu da gözönünde bulundurularak; İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek iki trafik uzmanı ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı dikkate alınmak suretiyle, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, davacının rücu hakkı olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Eldeki davada mahkemece hukukçu bilirkişiden rapor alınmış, 31.12.2012 tarihli ekspertiz raporuna göre malzeme bedeli ve işçilik bedelinin toplam 6.891,40TL olduğu, ... adına düzenlenen 10.12.2012 tarihli faturaya istinaden 7.442,31TL ödeme yapıldığı, sigorta şirketinin fatura bedeline göre fazladan ödeme yaptığı, buna göre rücu edilebilecek miktarın 7.442,31TL olduğu belirlenmiş, mahkemece fatura bedeli ile meydana gelen hasarın uyumlu olduğunun kabulü ile 7.442,31TL’nin tahsiline karar verilmiştir.
Davalı ..., davacı ... tarafından ödenen miktarla değil ancak gerçek zarardan sorumludur. Yukarıda açıklanan ilkelere göre öncelikle tüm dosya kapsamı dikkate alınmak suretiyle, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınmalı, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile gerçekleştiğinin kabulü halinde gerçek zararın tespiti yönünden makine mühendisi bilirkişiden hasara ilişkin ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hukukçu bilirkişi tarafından hazırlanan raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 10/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.