
Esas No: 2016/14666
Karar No: 2020/2229
Karar Tarihi: 05/03/2020
Tapuya kayıtlı taşınmazın tapuya kayıtlı olmayan taşınmaza dönüşmesi - Yargıtay 8.. Hukuk Dairesi 2016/14666 Esas 2020/2229 Karar Sayılı İlamı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı Maliye Hazinesi Temsilcisi, Çattepe sınırlarında bulunan bir kısım taşınmazlar için Ilısu Barajı ve HES göl alanı yapımı nedeniyle kamulaştırma kararı alındığını ve işlemlerin devam ettiğini ancak davalılar adına tespit ve tescil edilen 158 parselin 39.186 m2 lik kısmının nehir yatağında kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufunda olan bu yerde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 39.186 m2'lik kısmının tapusunun iptali ile Maliye Hazinesi adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar vekili; dava konusu taşınmazın iktisap edildiği ve kadastro tespitinin yapıldığı tarihte nehir yatağının kıyı vasfında olmadığını haksız ve hukuka aykırı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın nehir yatağında kalmadığı, tarıma elverişli arazi olduğu, evveliyatında kadastrosunun yapıldığı gibi zeminin toprak yapıda olduğu ve devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; nehir yatağı altında kalan yerler bakımından tapunun iptali ve terkine ilişkindir. Kural olarak, dere yatakları Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılması da mümkün bulunmamaktadır. Yine TMK'nin 999/2 maddesinde belirtildiği üzere tapuya kayıtlı bir taşınmaz kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşürse bu durumda tapu sicilinden terkin edilir hükmü de düzenlenmiştir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya gelindiğinde; dava konusu 158 parsel, kadastro çalışmaları esnasında senetsizden tarla vasfı ile 06.04.1972 tarihinde davalılar murisi adına tespit ve tescil edilmiştir. Yine tapu kayıtlarında da davalılar adına sulu tarla vasfıyla 100.000 m2 olarak 24.07.2002 tarihinde intikal etmiştir. Mahkemece ,dava konusu edilen bu parselin Botan Çayı yatağı altında kalıp kalmadığının tespiti açısından 1 Fen, 1 Jeoloji, 1 Ziraat ve 3 Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi bilirkişi ile keşif yapılmıştır. Keşif sonrası düzenlenen raporlarda sırasıyla Fen bilirkişisinin 02.07.2015 tarihli raporunda; dava konusu taşınmaza tapu kaydının, krokilerin ve pafta ozalitinin uygulandığı, yer tespitinin yapıldığı, taşınmazın Botan Çayının yatak değiştirmesi sonucu bir kısmının dere yatağında kaldığı belirlenmekle GPS cihazı ile yapılan ölçümler ve paftanın çakıştırılması neticesinde taşınmazın krokide A harfiyle gösterilen 16.523,67 m2 sinin Botan Çayı içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. Jeoloji Mühendisi bilirkişinin 14.08.2015 tarihli raporunda; akarsu yatağının paftanın sınırları içerisinden geçtiğini, bütühlük arz eden arazıyı böldüğünü, bölünen kısımlar arasında ulaşımın mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Ziraat Mühendisi bilirkişinin 07.07.2015 tarihli raporunda, taşınmazın hali hazırda bir kısmının ekili olmadığı bir kısmının ise Botan çayı içerisinde kaldığı, taşınmazın 40-50 yıldır tarımsal olarak kullanıldığı, ekilebilir tarım arazisi niteliğinde olduğu, mera, kışlak yaylak ve ham toprak niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir. Son olarak 3 Jeodezi Mühendisinin birlikte hazırladığı 09.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda ise; 1973 ve 1984 yıllarına ait hava fotoğraflarının 1972 yılına ait kadastral pafta ile çakıştırıldığı, 1973 deki hava fotoğraflarının 1972 deki durumuyla birebir uyduğu ,1984 yılına gelindiğinde parselin büyük bir kısmının kadastral durumla aynı olduğu ancak Botan Çayının kuzeye doğru yatak değiştirdiği, dava konusu 158 parselin bir kısmını aşındırdığı ve su altında bıraktığı, yine 2013 yılına ait Google Earth uydu görüntüsünde ise Botan Çayının kuzeye doğru oldukça yer değiştiği, Botan Çayının 158 parselin ortasından geçtiği, kalan kısmın büyük çoğunluğunun toprak zemin olduğu,kadastral duruma hiç benzemediği,mevcut durumunun 2013 yılıyla uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
O halde; dava konusu 158 parsel her ne kadar kadastro tespitinin yapıldığı tarihte nehir yatağı altında değilse de yukarıda da açıkça belirtilen ve keşif sonrası alınan raporlardan anlaşıldığı üzere hali hazırda taşınmazın yatak değiştiren aktif dere yatağı sınırları içerisinde olduğu ve 02.07.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda taşınmazın A harfiyle gösterilen 16.523,67 m2 sinin Botan Çayı altında kaldığı tespit edilmekle TMK'nin 999/2 maddesi gereği tapulu taşınmazın sonradan kayda tabi olmayan taşınmaza dönüşen yer olduğu dikkate alınarak davanın kabulü ile 16.523,67 m2'lik kısmın tapusunun iptaline, tapudan nehir yatağı olarak terkinine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 05.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.