3. Hukuk Dairesi 2020/11412 E. , 2021/3221 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi neticesinde davacının istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonesi olduğu davalı şirketlerin haksız ve yersiz bir biçimde tahsil etmiş oldukları kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış, dağıtım ve iletim bedellerinin ve bu bedeller üzerinden oransal olarak alınan kdv, belediye tüketim vergisi, enerji fonu, TRT payı ve diğer bedellerin iadesi gerektiğini, ayrıca EPDK"nın 3065 sayılı kurul kararı ile kayıp enerji üzerinden TRT payı tahakkuk ettirilemeyeceğinin belirlendiğini, bu kararın iptali için TRT Genel Müdürlüğü"nün Danıştay"a başvurusu üzerine yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, sonrasında Danıştay tarafından davanın reddine karar verilmesine rağmen yürütmenin durdurulduğu dönemde davalı şirketler tarafından haksız ve hukuka aykırı biçimde kayıp kaçak bedelleri üzerinden de TRT payının tahakkuk ve tahsil edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik her bir davalıdan ayrı ayrı 1.000"er TL olmak üzere toplam 4.000 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; bilirkişi incelemesi üzerine 13.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini tarifeye aykırı olarak fazladan alındığı tespit edilen bedeller yönünden kısmen ıslah ederek 10.510,06 TL ye çıkarmıştır.
Davalılar; davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hükme karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; kurulan hükümde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
HMK’nın 297 nci maddesinin ikinci fıkrası; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü içermektedir.
Davacı; dava dilekçesinde, davaya konu bedellerin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı şirketler tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı ilamı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin aynı yöndeki kararlarıyla belirlendiğini ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı davaya konu bedellerin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir. Mahkemece görüşüne başvurulan elektrik mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan 05.09.2017 tarihli raporda ise; ilgili mevzuat uyarınca alınması gereken KDV dahil perakende satış hizmet (PSH) bedeli ile yine ilgili kanunlar gereğince alınması gereken fon, vergi ve TRT payları ile davalı şirketler tarafından tahsil edilen tutarlar arasında fark bulunduğu belirtilerek fazladan alındığı tespit edilen bedeller bildirilmiş; davacı tarafından sunulan 13.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile de bu bedeller yönünden davanın kabulü talep edilmiş ve 14.11.2017 tarihinde harç ikmal edilmiştir.
Ne var ki, ilk derece mahkemesince; davacı tarafın ıslah dilekçesi hakkında, olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
Buna göre, ilk derece mahkemesince; davacı tarafın ıslah dilekçesinin değerlendirilmesi ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istem halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 29/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.