3. Hukuk Dairesi 2016/11167 E. , 2018/2601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ... ... davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının ... ... kullandığını, başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir .
Mahkemece, itirazın iptaline, icra takibinin 9.725.22.- TL üzerinden devamına karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir .
Anılan karar Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 2012/2992 Esas – 2012/7373 Karar sayılı ve 31/10/2012 tarihli kararı ile; " ... Dava,itirazın iptali istemine ilişkindir.
1) İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği ile dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) 6100 sayılı H.M.K."nun 297. maddesinde mahkeme kararında hangi hususların yer alacağı açıkça belirtilmiştir. Sözü edilen maddenin, (ç) fıkrasında, hüküm sonucunun hiçbir tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece görülen dava sonucunda, davanın kısmen kabulüne ve takibin 9.725,22.-TL üzerinden devamına karar verilmiş ise de; bu miktarın ne kadarının asıl alacak, ne kadarının işlemiş faiz, olduğu belirtilmemiştir. O halde, mahkemece 6100 sayılı HMK"nun 297. maddesi"ne uygun biçimde tereddüte meydan vermeyecek şekilde kabul edilen miktarın ne kadarının asıl alacak ve ne kadarının faiz olduğu açıkça belirtilmesi gerekirken, yazılı şekilde usule aykırı karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3) Bozma neden ve şekline göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.... " gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş, ... mühendisi bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Mahkemece, açılan davanın KABULÜ ile, davalının ... 3. İcra Müdürlüğü "nün 2007/11267 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin devamına, asıl alacağa (8.694,12 TL) %40 oranında davalının icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1- Davacı, bozma kararından sonra 08/01/2015 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 11.709.48.-TL ye yükseltmiş, mahkemece ıslah gözönüne alınarak karar verilmiştir.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK"nın 176.maddesinde (HUMK.83.maddesi) ıslah; "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun müteakip 177.maddesinde (HUMK.84.maddesi) ise, ıslahın tahkikat bitinceye kadar kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı ... ... Kararında; dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen "ıslah"ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmıştır.
Yine; Yargıtay ... ... Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.-2016/1 K.sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı ... ... Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.
O halde; Mahkemece; bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bozmadan sonra yapılan ıslaha göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak farklı bir karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda, mahkemece oluşturulan ilk hükümde icra inkar tazminatına hükmedilmemiş, bozma ilamında davacının sair temyiz itirazları reddedilmiş, bozmaya uyularak oluşturulan hükümde ise davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Diğer anlatımla icra inkar tazminatına ilişkin olarak davalı yararına kazanılmış hak oluştuğu halde mahkeme bu konuyu görmezden gelmiştir.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla davalı yararına icra inkar tazminatı yönünden usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak sureti ile, bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.