3. Hukuk Dairesi 2017/12690 E. , 2018/2602 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ... ... t-itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kurumun 4029 no"lu ... abonesi olduğunu, davalı tarafından 13/06/2011 tarihli ... tespit tutanağı ile 55.386,80.-TL ... ... bedeli tahakkuk ettirildiğini, ... ... kullanmadığı halde kendisine ... ... bedeli tahakkuk edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ... tahakkuku düzenlenen sulama döneminde, sulamada kullandığı alanın 20 dönüm olduğunu, bu nedenle davalıya borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının söz konusu faturanın tebliğinden itibaren 8 gün içinde kuruma itirazını bildirmesi gerekirken,fatura ve ... ... tahakkukuna itiraz etmediğini, 4029 numaralı aboneliğin ... Öncel"e ait olup, bu aboneliğe ait ... kullanımı olmadığını, davacı ..."ya ait aboneliğin 33880 nolu abonelik olduğunu, 33880 numaralı aboneliğin tarımsal sulama grup abonesi olduğunu,davacının 55.386,80 TL borçlu olduğunu, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2015/10327 Esas – 2016/7331 Karar sayılı ve 09/05/2016 tarihli kararı ile; "... 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188 inci maddesinde, “Hakimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimiyle dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir ... ... Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 1990 Cilt, 1 s:900;... ... Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku Cilt 1-II-İst. 1997 s:28 ve 871).
Davanın hukuksal niteliği gereği, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge verilmişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmelidir.
Diğer bir anlatımla yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle durumda borcu itfa eden belgenin veya dava şartının söz konusu olduğu hallerde dava sonuçlanıp kesinleşmemiş olmakla ibraz edilen yazılı belgenin dikkate alınması gerekir.
Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Yine aynı şekilde taraflar arasında borç ilişkisinin varlığını ve borcu inkar eden davalının davadan sonra temyiz aşamasında ödeme yaptığı yönündeki belgeyi yine bu aşamada ibraz eden alacaklının bu talebinin de iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığından söz edilemez (HUMK. Md. 202; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 24.03.2004 gün ve 2004/2- 183 esas, 2004/165 karar ve 04.07.2007 gün ve 2007/13-453-2007/453 sayılı ilamları).
Sonuç itibariyle; yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda, borcu itfa eden belgenin veya dava şartının söz konusu olduğu hallerde, dava sonuçlanıp kesinleşmemiş ise, ibraz edilen ve borcu söndüren yazılı belgenin dikkate alınması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.04.2000 gün, E:2000/11-745 K:2000/734; 24.03.2004 gün, E:2004/2-183 K:2004/165 ve 26.10.2005 gün, E:2005/9-546 K:2005/611 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Somut olayda; davacı dava dilekçesinde, davalı kuruma borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş ve davacı temyiz aşamasında, ... 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/165 Esas sayılı dava dosyası kapsamında, davalı kurumun kendisinden talep ettği miktarı davalının hesabına yatırdığını bildirmiştir. ... 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/165 Esas sayılı dava dosyası ile davacı ... hakkında ... enerjisi hakkında hırsızlık suçlamasıyla, dava konusu 3388 nolu ... Usulsüz ... Tespit Tutanağına istinaden kamu davası açıldığı, davacı ..."nın 03.01.2013 tarihli ödeme makbuzu ile davalı kuruma 2.239.00 TL ödeme yaptığı, yapılan yargılama sonucunda sanığın kurum zararını karşılamış olması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, kararın 08/02/2013 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Temyiz aşamasında borcunu ödediğini savunan davacının, ceza dosyasına ibraz ettiği 03.01.2013 tarihli ödeme makbuzu görülmekte olan davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır. Davacının temyiz incelemesi aşamasında borcu ödediğini iddia etmiş olması karşışında, temyiz aşamasında ibraz edilen bu belgenin davaya konu borçla ilgisinin olup olmadığı, taraflar arasındaki borç ilişkisinin kabulü anlamına gelip gelmediği ve sonuçta da borcu söndüren belge niteliğinde olup olmadığının yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırılıp incelenmesi ve eldeki davaya etkisi üzerinde de durularak bir karar verilmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca; mahkemece davacının temyiz incelemesi aşamasında, borcu ödediğini bildirdiğinden; ... 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/165 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesi ve ödemenin dava konusu alacakla ilgili olduğunun belirlemesi halinde, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesi ile bozulmuştur.Mahkemece bozma kararına uyulmuş, asıl davada davalı olan kurumun asıl davada davacı olan kişiye açtığı itirazın iptali davası bağlantı nedeni ile birleştirilmiş, yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece; 2016/770 esas sayılı dosyası açısından davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile, davacı tarafın, davalı kuruma 53.142,71.-TL borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın 2.239,59.-TL tutarındaki talebinin REDDİNE, ... 3.İcra Müdürlüğü"nün 2013/2702 esas sayılı dosyasında davalı borçlu tarafın 55.386,80.-TL tutarındaki alacağa ilişkin itirazının iptaline, takibin bu kısım üzerinden devamına, davacı tarafın 3.816,50.-TL tutarındaki talebinin REDDİNE, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir .
1- HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Somut olayda; bozma kararından sonra, asıl dava olan menfi tespit davasının yanında bağlantı nedeni ile birleştirilen itirazın iptali davasının da yargılaması yapılmış, ancak mahkemece birleştirilen dava yönünden bilirkişi incelemesi yapılmaksızın hüküm oluşturulmuştur.
Hakimin hukuki bilgisi ile aydınlatamayacağı teknik bir konuda uzman bilirkişiden rapor almaksızın karar vermesi isabetli bulunmamıştır .
2- Mahkemece; hem menfi tespit davasının ve hem itirazın iptali davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olması çelişki yarattığından bu konu da bozmayı gerektirmiştir. Alınacak uzman bilirkişi raporu ile hükümler arasında oluşan çelişkinin giderilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
3- Ayrıca bozma ilamında da belirtildiği gibi davacının ödediği ve dekontunu kamu davası dosyasına sunduğu 2.239.00.-TL ... ... tüketim bedelinin uzman bilirkişilerin hazırlayacağı raporda hesap edilen miktardan mahsubunun da değerlendirilmesi, hükmedilecek bedele ulaşılırken hesaba katılması gerekirken bu konuya değinilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.