20. Hukuk Dairesi 2017/6286 E. , 2018/6547 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ... Blok yönetimini temsilen ... ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yöneticisi olduğu ... Sitesi ... Blok ve davalının yöneticisi olduğu ... Blok ve ayrıca siteye dahil bulunan ... bloklarla ilgili site yönetim planının 3. maddesi uyarınca, davalı yönetici olarak bulunduğu... bloktaki sığınağın 634 sayılı Kanunun 4. maddesi ve kat maliklerinin hakları ve borçları ile ilgili 7 ve 8. maddelerinde belirttiği gibi yasaya aykırı olarak kiraya verdiğini beyan ederek tecavüzün önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davaya konu yerin site projesinde sığınak olarak gösterildiği ve sitenin ortak yeri durumunda olduğu, dosya kapsamında yer alan 11/02/1991 tarihli yönetim olanında KMK"dan farklı olarak bütün kat maliklerinin hepsinin rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, kiralama vs gibi önemli yönetim işlerinin de ancak bütün kat maliklerinin oy birliğiyle verecekleri karar üzerine yapılabileceğinin düzenlendiği, ayrıca tüm kat maliklerinden muvafakat alındığı kabul olunsa dahi, 31/12/2010 tarih ve 27802 sayılı “Sığınak Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik”in 6. maddesinde, aynı Yönetmeliğin 13. maddesi başlığı ile birlikte değiştirildiği ve hükümde sığınakların sığınmak amacıyla olsa dahi bağımsız olarak satılamayacağı, kiraya verilemeyeceği, devredilemeyeceği ve amacı dışında kullanılamayacağının düzenlenmiş olduğu, taşınmazın hiçbir şekilde kiraya verilemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle;
1-Davanın kabulü ile,
Davalı ... dava konusu ortak alana müdahelesinin önlenmesine,
Dava konusu ortak alanın eski hale getirilmesi için 3 ay süre verilmesine,
2-Alınması gereken 29,20 TL. karar harcın 25,20 TL"si peşin harçtan mahsubu bakiye 4,00 TL"nin davalı ... ... "tan tahsiline,
3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... ... Blok yönetimini temsilen ... tarafından istinaf edilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince; ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli 2014/432 Esas ve 2016/1140 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik istinaf başvurusu hakkında; 2017/6286-2018/6547
-Davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile
-... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/10/2016 gün ve 2014/432 Esas, 2016/1140 Karar sayılı ilamının hüküm fıkrasının;
-2.maddesinde yer alan "... ..."tan" ibaresinin "... adına yönetici ..."dan" şeklinde ve
-3.maddesinde yer alan "davalılardan" ibaresinin "davalı ... adına yönetici ..."dan" şeklinde düzeltilmesine,
-Davacı vekilinin diğer istinaf taleplerinin reddine dair verilen karar, davalı ... ... Blok yönetimini temsilen ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca projeye aykırı yapıldığı bildirilen imalatların eski hale getirilmesi, müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir.
1-6100 sayılı Hukuk Mahakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü amirdir. Bu kapsamda; yerel mahkemece verilen ilk kararda ve sonrasında istinaf mahkemesince "Kararın Düzeltilerek Esas Hakkında Hüküm Kurulması" kararı üzerine verilen kararda, anılan kanun hükümüne uygun hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir. Zira; hüküm fıkrasının, tarafların taleplerini karşılayacak şekilde açık ve maddeler halinde infazda tereddüt yaratmayacak şekilde oluşturulması gerekirken, bu düzenlemeye aykırı olacak şekilde, dava konusu taşınmazın hangi bölümünde, ne şekilde imalatlar yapıldığı, bu imalatların projeye aykırılık olup olmadıkları, projeye aykırı olmaları halinde bu aykırılıkların nasıl, ne şekilde giderilebileceği hüküm fıkrasında tespit edilmeksizin, özellikle hüküm fıkrasının 1 nolu bendinin 2. cümlesinde; "Davalı ... dava konusu ortak alana müdahelesinin önlenmesine," şeklindeki genel ve soyut, infazda tereddüt yaratabilecek tarzdaki ifadelerle hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir.
2-Öte yandan; davanın sonucunda verilecek kararın, sadece davanın taraflarını değil, anataşınmazda bağımsız bölümü bulunan tapuya kayıtlı maliklerininin hukukunu da ilgilendirebilecek olması nedeniyle, hükmün infazının sağlanabilmesi açısından, mahkemece dava konusu bağımsız bölüme ilişkin son tapu kayıtları celbedilip, ana taşınmaz üzerindeki her bir bağımsız bölümde malik olan kişi veya kişiler de davaya dahil edilerek, tüm maliklere yönelik hüküm kurulması gerekirken, izah edildiği şekilde eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
3-Davada; davalı ...... Blok yönetimini temsil etme hakkının ... tarafından kullanıldığı anlaşılmakla; adı geçenin dava tarihi itibarıyla dava konusu anataşınmazda kat maliki olup olmadığı belirlenerek, kat maliki olması halinde buna ilişkin tapu kaydının ilgili tapu müdürlüğünden celbedilemesinden, bu davayı açması için kat malikleri kurulunca verilmiş yetki kararının olup olmadığının adı geçen yönetimden sorulmasından ve varsa bu kararın bulunduğu kat malikleri kurulu karar defterinin veya kararın onaylı örneğinin ilgili yönetimden getirtilerek dosyaya konulmasından sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz inceleme hüküm kurulması yerinde değildir.
Özetle ve yukarıda yer verilen gerekçelerle; yasa hükümlerini karşılayan bir ilk derece mahkemesi kararının varlığından bahsedilmesi imkânı bulunmadığından, istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince işin esasına girilmek, istinaf incelemesi aşamasında infaza uygun olacak şekilde irdeleme yapmak ve buna göre bir karar vermek yerine, yalnızca hüküm fıkrasının yargılama giderlerinin taraflara yükletilmesine ilişkin 2. ve 3. fıkralarının düzeltilmesine dair karar vermekle yetinmesi, usul ve kanuna aykırı olup, kesinleşmesi halinde, hüküm, infazı bakımından tereddüde yol açacak ve olumsuz sonuçlara neden olabilecek niteliktedir. Bu nedenlerle; temyiz talebinde bulunanın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak kararın bozulması gerekmiştir. 2017/6286-2018/6547
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-b maddesi uyarınca BOZULMASINA, bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILARAK, dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın bir örneğinin ise 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesine gönderilmesine ve temyiz harcının istek halinde iadesine 18/10/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.