Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1384
Karar No: 2018/2648
Karar Tarihi: 19.03.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/1384 Esas 2018/2648 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2018/1384 E.  ,  2018/2648 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalı hakkında ... 1.İcra Müdürlüğü"nün 2003/1434 esas sayılı dosyası üzerinden elektrik borcuna dayalı olarak icra takibi yaptıklarını ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu belirterek, icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davaya konu abonelik sözleşmesi ve fatura borçları ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, davalı kurum ile böyle bir abonelik sözleşmesi imzalamadığını ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 18.04.2005 tarih ve 2005/351 esas, 2005/6485 karar sayılı ilamı ile, abonelik tipinin ticarethane (pansiyon) olması nedeni ile davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesi"ne değil, Asliye Hukuk Mahkemesi"ne ait olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, yukarıda anılan bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile, davalının ... 1.İcra Müdürlüğü"nün 2003/1434 esas sayılı dosyasındaki takibe konu 791.250.000 TL asıl alacak, 118.499.551 TL KDV alacağı ve 501.103.021 TL işlemiş faiz alacakları ile ilgili davalının itirazının iptaline, kabul edilen kısım üzerinden takibin devamına, kabul edilen alacak miktarı üzerinden davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
    Dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan fatura borcuna dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Burada öncelikle müddeabihin miktarı itibarıyla kararın temyizi kabil olup olmadığı konusu üzerinde durulması gerekmektedir. Hukuk Genel Kurulu"nun 09.04.2008 tarih, 2008/15-312 esas, 2008/306 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, genel hükümlere göre açılmış alacak veya itirazın iptali davalarında verilen hükümlerin miktar yönünden temyizlerinin mümkün olup olmadığının belirlenmesinde, yalnız asıl alacak tutarı değil, onunla birlikte harcı ödenmek sureti ile müddeabihe dahil edilen işlemiş fazi miktarının da gözetilmesi ve her ikisinin toplamının esas alınması gerekecektir.
    Somut olayda, davacı davalı hakkında 791.250.000 TL (791,25 YTL) asıl alacak, 658.330.839 TL (658,30 YTL) işlemiş faiz, 118.499.551 TL (118,50 YTL) KDV olmak üzere toplam 1.568.080.390 TL (1.568 YTL) üzerinden icra takibi başlatmış, davacı ise dava dilekçesinde dava değerini takipteki asıl alacak miktarı olan 791.250.000 TL (791,25 YTL) olarak göstermiş ve harcı da bu miktar üzerinden yatırmıştır.
    Ancak dava dilekçesinde dava değeri 791.250.000 TL (791,25 YTL) olarak gösterilmiş olmakla birlikte mahkemece asıl alacak yanında takipte istenen işlemiş faiz ve kdv miktarı da dahil edilmek suretiyle, davalının itirazının toplam 1.410.853.000 TL (1.410 YTL) üzerinden iptaline karar verilmiş, diğer bir ifade hükümde davalının sorumlu olduğu miktar bu şekilde belirlenmiştir.
    5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2006 tarihinden itibaren 1.090 TL"ye çıkartılmıştır.
    Buna göre, temyiz isteminde bulunan davalı aleyhine kurulan hükmün, miktar olarak karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı üzerinde olduğu anlaşılmakla, esas kararın incelemesine geçilmiştir.
    Eldeki davada davacı ... şirketi davalı ile imzalanan abonelik sözleşmesi gereği, kullanılan elektrik bedeline ilişkin olarak düzenlenen 2002/7. dönem faturasının ödenmediğini iddia etmekte, davalı taraf ise davacı ile abonelik sözleşmesi imzaladığını, böyle bir borcunun bulunmadığını belirtmektedir.
    Mahkemece; incelenmek üzere abonelik sözleşmesinin örnekleri davacı kurumdan istenmiş, davacı kurum elektrik abonesine ait abonelik dosyasının arşivlerinde bulunamadığını bildirmiştir.
    Medeni Kanunun 6. maddesine göre; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür” ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK md. 190)
    Somut olayda; davacı taraf icra takibinde ve dava dilekçesinde davalı adına geçerli bir abonelik sözleşmesi olduğu varsayımına dayalı olarak belirttiği tüketim bedeli alacağını takip ve dava konusu yapmıştır. Resmi kayıtlarında ise abonelik sözleşmesinin bulunduğunu ispatlayamamıştır. Bu şekilde sözleşme ilişkisi yönünden ispat yükü davacıda olup, davalının abone olduğu kanıtlanmadan tahsile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Hal böyle olunca; davacı ... şirketinin abonelik ilişkisini ve buna dayalı fatura alacağını resmi belgeyle ispatlayamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Bunun yanında, kabule göre ise, HUMK.’nun 74. maddesi gereğince, hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlaya ya da başka bir şeye karar veremez. Yukarıda açıklandığı şekilde davacı dava dilekçesinde dava değerini 791.250.000 TL (791,25 YTL) olarak göstermiş ve harcı da bu miktar üzerinden yatırmış olmasına karşın, mahkemece davacının talebinin dışına çıkarak, davacının talebi olmayan faiz ve KDV alacağına ilişkin olarak da kabul kararı verilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.03.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    Hukuk Genel Kurulu"nun 09.04.2008 tarih, 2008/15-312 Esas, 2008/306 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel hükümlere göre açılmış alacak veya itirazın iptali davalarında verilen hükümlerin miktar yönünden temyizlerinin mümkün olup olmadığının belirlenmesinde; yalnız asıl alacak tutarı değil, onunla birlikte harcı ödenmek sureti ile müddeabihe dahil edilen işlemiş faiz miktarının da gözetilmesi ve her ikisinin toplamının esas alınması gerekecektir.
    Ne var ki, somut olayda; davacı, dava dilekçesindeki talebini 791.250.000 TL (791,25 TL) olarak göstermiş ve harcı da bu miktar üzerinden yatırmıştır. Davalı taraf, işlemiş faiz yönünden harcın tamamlanması gerektiğine dair bir itirazda bulunmamış, yargılama asıl alacak miktarı üzerinden yatırılan harca göre tamamlanıp, hükme bağlanmıştır. Yukarıda belirtilen ...da da işaret edildiği gibi, asıl alacakla birlikte harcı ödenmek sureti ile işlemiş faizin de müddeabih haline gelmesi durumunda işlemiş faiz miktarı kesinlik sınırında dikkate alınır. Aksi halde, gecikme faizi asıl alacağın ferisi durumundadır. Temyiz sınırı dava edilen müddeabih miktarına (asıl alacağa) göre belirlenir. (HUMK.nun 427. maddesi)
    Bu durumda, harcı yatırılmış müddeabih miktarı 791,25 TL olduğundan, temyiz edilebilir bir karardan söz etmek mümkün değildir. Miktar yönünden temyiz isteminin reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan, sayın çocuğunluğun bozma gerekçesine iştirak edilmemiştir. 19.03.2018









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi