Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5582
Karar No: 2017/8051
Karar Tarihi: 19.10.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/5582 Esas 2017/8051 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/5582 E.  ,  2017/8051 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    Asıl ve birleşen dava bakımından davacı, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davanın reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R
    Dava, 11/07/2011 tarihli kaza olayının iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 13. maddesine göre iş kazası;
    "Madde 13- İş kazası;
    a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
    b) (Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
    c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır." şeklinde tanımlanmıştır.
    Olayın, iş kazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
    Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2004 tarih ve 2004/21-529 Esas, 2004/527 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “… yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun, birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, başka kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde, dar bir yoruma gidilmemelidir…"
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacı adına davalı işyerince herhangi bir hizmet bildiriminde bulunulmadığı, 11/07/2011 tarihinde davacının davalı inşaat işyerinin asansör boşluğundan aşağıya düşmesi neticesi yaralanması şeklinde kaza olayının meydana geldiği, olay yeri görgü ve tespit tutanağında olayın gerçekleştiği iddia olunan davalılara ait (3.Blok, 9 katlı) bina inşaatında yapılan incelemede herhangi bir emareye rastlanmadığının belirtildiği, getirtilen hastane kayıtlarından 11.07.2011 ve sonraki tarihli belgelerde yüksekten düşme neticesi vücudun bir çok bölgesinde kırık ve çıkıkların tespit edildiğinin belirtildiği, Sosyal Güvenlik Kurumu"nun 30/07/2012 tarihli raporu ile olayın iş kazası olmadığının belirtildiği, ceza soruşturması dosyasının getirtildiği, yargılama esnasında davacının imza kaydının yer aldığı 02.07.2011 tarihli uzlaşma teklif formu üzerinde yapılan imza incelemesi neticesi Adlî Tıp Kurumu"nun 02/12/2015 havale tarihli raporu ile belge üzerinde atılı imzanın ..."ın eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde bir tespite gidilemediğinin sonuç olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, Mahkemece ceza soruşturması kapsamında beyanına başvurulan davacı ve oğlunun beyanları ile uzlaşma teklif formu esas alınarak sonuca gidilmiş ise de davacının kaza tarihi itibariyle davalı nezdinde gerçek ve fiili çalışmasının bulunup bulunmadığının açıkça ortaya konulmadığı anlaşılmakla kamu düzenine ilişkin olan bu hususun gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Yapılacak iş, davacının davalı inşaat işyerinde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışıp çalışmadığını belirlemeye yönelik işyerinde yapmış olduğu faaliyetle ilgili olarak vergi kaydınının bulunup bulunmadığını araştırmak, davalı işyerine ait ihtilaf konusu dönem (2011/7.ay) bordrosunu getirtmek, bordrolarda adı geçen ve davacının çalışmalarını bilebilecek çalışanları belirleyerek bunların beyanlarına müracaat etmek, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek yöntemince beyanlarına müracaat etmek, davacının davalı işyeri nezdinde 11/07/2011 tarihinde geçen hizmetinin bulunup bulunmadığını açıkça ortaya koyduktan sonra iş kazası tespiti isteminin 5510 sayılı Yasa"nın 13.maddesi hükümleri çerçevesinde tartışarak çıkacak sonuca göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, kamu düzenine ilişkin bu husus re"sen nazara alınmalı, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
    19/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi