Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5295
Karar No: 2017/8140
Karar Tarihi: 23.10.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/5295 Esas 2017/8140 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/5295 E.  ,  2017/8140 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Davacı, almış olduğu aylıklardan dolayı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    Dava, davacı kız çocuğuna ölen babası üzerinden 01.07.1992 tarihinden itibaren bağlanan ölüm aylığının,davacının 01.06.1983 tarihinden bu yana Emekli Sandığından yaşlılık aylığı aldığının belirlenmesi üzerine başlangıçtan itibaren iptal edilmesi sonucu Kurumca talep edilen yersiz ödeme nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece,davanın kabulü ile, davacının ... 2.İcra Müdürlüğü 2013/2848 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 01.06.1983 tarihinden itibaren kendi çalışmaları nedeniyle 5434 sayılı Yasaya göre yaşlılık aylığı bağlandığı,davacının babasının 10.02.1992 tarihinde vefat etmesi üzerine 506 sayılı yasaya göre babasından ölüm aylığı bağlandığı,babasından bağlanan aylığın davacının emekli sandığına tabi çalışmaları nedeniyle aylık alıyor olduğunun anlaşılması nedeniyle 25.12.2005 tarihi itibariyle kesilerek 15.07.1992-25.12.2005 arası yersiz ödemenin iadesi istemiyle 23.03.2007 tarihinde 17.784,46 TL asıl alacak ve işlemiş faiz ile toplam 33.666,00 TL borç aslı ile icra takibi başlatıldığı,Ödeme emrinin 04.04.2007 tarihinde tebliğ edildiği,işlemsiz bırakılması nedeniyle işlemden kaldırılan takibin 22.04.2013 tarihinde yenilendiği ve davacıya 2013 /2848 Esas sayılı dosyadan tebliğ edilen ödeme emrine itirazın süresinde olmaması nedeniyle reddedildiği,davacının borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır.
    506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 68. maddesinin C-a maddesinde yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiştir.
    Maddenin düzenlemesine göre, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanmakta, bu koşullarla bağlanan aylıklar ancak sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi çalışmaya başlamaları veya evlenmeleri halinde kesilmektedir.
    09.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5386 sayılı “Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 506 sayılı Kanuna eklenen Geçici 91. madde : “06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz.
    Geçici 91. madde ile getirilen düzenleme ile 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmayacağı, diğer bir ifade ile “kendi çalışmaları” dışında diğer sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almaları halinde kesilmeyeceği öngörülmüştür.
    Somut olayda,ölüm aylığı bağlandığı esnada davacının yaşlılık aylığı almakta olduğu ve anılan yasal düzenlemeler kapsamında davacının başlangıçtan itibaren ölüm aylığı tahsisi şartlarını taşımadığı ve davacı Kurumun 5510 sayılı Yasanın 96.maddesi gereğince yersiz ölüm aylıklarını istirdada hakkı olduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece,kurumun yersiz ödemelerin geri istenmesinde 818 sayılı Borçlar kanunun uygulanması ve sebepsiz zenginleşme temelinde yersiz ödeme yaptığını öğrenme tarihinden itibaren bir yıl içinde alacağını talep etmesi gerektiği ve bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, ödeme emrine usulüne uygun olarak itiraz etmeyen ve zamanaşımı defini ileri sürmeyen davacının menfi tespit davasında zamanaşımını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istemesine engel bulunmadığı yönündeki görüş benimsenerek davanın kabulüne karar verilmişse de,özel hüküm niteliğinde olan 5510 sayılı Yasanın 96.maddesi kapsamında inceleme yapılarak, iade yükümünün kapsamının belirlenmesi gerektiği açıktır.
    5510 sayılı Yasa’nın “Yersiz Ödemelerin Geri Alınması” başlıklı 96. maddesinde; "Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler,
    a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
    b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. ” hükmü yer almaktadır.
    Yapılacak iş, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi gereğince yersiz ödemenin davacının kasıtlı veya kusurlu davranışlarından mı yoksa Kurumun hatalı işleminden mi kaynaklandığını değerlendirerek karar vermektir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi