21. Hukuk Dairesi 2016/5296 E. , 2017/8143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 26.06.2013-20.01.2014 tarihleri arası zorunlu tarım sigortalılığının iptali,bu süreye ait prim borcu olarak tahsil edilen 1.816,46 TL primin iadesi ve davacının %44 maluliyeti nedeniyle 4842 sayılı Kanunla değişik 31.maddede yer alan esaslara göre 3.derece engelli olduğu 22.04.2014 tarihinden itibaren engellilik indiriminden faydalanarak müracaat tarihi olan 03.07.2014 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığınının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava,davacının 26.06.2013-20.01.2014 tarihleri arası zorunlu tarım sigortalılığının iptali,bu süreye ait prim borcu olarak tahsil edilen 1.816,46 TL primin iadesi ve davacının %44 maluliyeti nedeniyle 4842 sayılı Kanunla değişik 31.maddede yer alan esaslara göre 3.derece engelli olduğu 22.04.2014 tarihinden itibaren engellilik indiriminden faydalanarak müracaat tarihi olan 03.07.2014 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığınının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, kurum işleminin iptaline, davacının 26.06.2013-20.01.2014 tarihleri arası 2926 sayılı kanun kapsamında tarım bağ kur sigortalılığının iptaline,yatırılan 1.816,46 TL prim ödemesinin davacıya iadesine,davacıya 03.07.2014 tarihli tahsis talebini takip eden ay başı olan 01.08.2014 tarihi itibariyle maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25. maddesinde “malul sayılma” başlığı altında; “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60"ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60"ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.Kanun’un 26’ncı maddesi ile de ; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının; 25 inci maddeye göre malûl sayılması,en az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması, Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur” denilmek suretiyle malullük aylığı bağlanma şartları düzenlenmiştir.
5510 sayılı Yasanın Geçici 10 maddesinin 2. fıkrası “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olup bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar hakkında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır.""
506 sayılı Yasanın 60/C-b maddesi “Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca, I. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, II. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az on sekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından” yararlanacaklarını öngörülmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; "Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Kanunun 297. maddesinin (2). Fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Mahkemece ,davacıya talebi açıklattırılarak maluliyet aylığı mı yoksa sakatlık nedeniyle vergi indiriminden yararlanarak yaşlılık aylığı mı talep ettiğini belirlemek ve aylık koşullarını buna göre değerlendirerek gerekçe ile çelişki yaratmayacak şekilde hüküm kurmak gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.