3. Hukuk Dairesi 2016/11446 E. , 2018/2774 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu ... ili, Merkez ilçesi, ... 102 ada 12 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın üzerinde fıstık ve üzüm bağı bulunduğunu, 21.06.2014 tarihinde dava konusu taşınmaz üzerinden geçen ve davalı idareye ait olan yüksek gelirim hattının yol açtığı yangında bağ ve bahçenin yarısından fazlasının zarar gördüğünü ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; her ne kadar olay tarihinde şirket çalışanları tarafından yapılan incelemede enerji nakil hattında meydana gelen ark neticesinde kuru otların yanmasına sebebiyet verdiği ve rüzgarla birlikte davaya konu zararlandırıcı olayın meydana geldiği tespit edilmiş olsa da davaya konu olan yangının başka sebeplerle çıkmış olma ihtimalinin de bulunduğunu, söz konusu yangın ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca enerji nakil hatlarının ilgili yönetmeliklere uygun olarak gerekli güvenlik mesafeleri bırakılarak tesis edilmekte olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 80.156,25 TL tazminatın haksız fiil tarihi olan 21.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-) Dava; davalıya ait enerji nakil hattından çıkan yangın nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere zarar; malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; zarar miktarı, yukarıda ifade edilen usulde hesaplanmayıp, yalnızca ağaç bedeli tespit edilmiş, bunun yanında davaya konu fıstık ağaçları için yapılmış olan hasat, nakliye, gübreleme vb. masraflar da değerlendirilmemiştir. Bu haliyle, anılan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; yukarıda belirtilen açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, önceki bilirkişilerden denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bunun yanında; elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, ürün sahibi kişilerin de olası yangın olaylarına karşı gerekli önlemleri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu gözetilerek, (Borçlar Kanunu"nun 43/1. maddesi) Türk Borçlar Kanunu"nun 51. maddesi gereğince belirlenen zarardan hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekir.
Mahkemece, bu yönün göz ardı edilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.