Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10808
Karar No: 2018/2788
Karar Tarihi: 21.03.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/10808 Esas 2018/2788 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/10808 E.  ,  2018/2788 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde tarafça temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalının Vakıflar Genel Müdürlüğünün kadrolu avukatı olduğu, davalıya 657 Sayılı Kanunun 146.maddesine aykırı şekilde limit aşılarak fazla avukatlık ücreti ödendiği ileri sürülerek, 80.064,00 TL”nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; istirdadı istenen ödemeler ile ilgili idari işlemin iptali amacıyla dava açtığını, idare mahkemesince davanın kabulüne karar verildiğini, yapılan ödemelerin hukuka uygun olduğunu, davacının 2009 yılına kadar herhangi bir istirdat talebi olmadığını bu nedenle 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; ... 3. İdare mahkemesi’nin 2009/778 E, 2010/217 K sayılı ilamı ile; avukata yasada belirtilen limit dahilinde vekalet ücreti ödenmesi gerektiği, ancak Danıştay içtihatları birleştirme Kurulu Kararında yer verilen ilkelerden hatalı ödemenin; işlemin yoklukla sakatlanması, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesine dayanmadığı gibi açık hata kapsamında değerlendirilmesinde de hukuki olanak bulunmadığı, bu durumda davacı avukata 1998-2007 yılları arasında limit üzeri vekalet ücreti ödendiğinden bahisle fazla ödenen 152.789,57-TL vekalet ücretinin yasal faiziyle birlikte tahsilinin istendiğine ilişkin 17/03/2009 tarihli ve 8 sayılı işlem ile resen kesintiye başlanacağına ilişkin 21/04/2009 tarih ve 38/10 sayılı işlem, 03/03/2009 tarihli 3404 sayılı işlemde hukuki uyarlılık bulunmadığından iptallerine karar verildiği, Danıştay denetiminden geçerek kesinleşen ilam karşısında sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesinde 4667 sayılı kanunla yapılan değişiklik nedeniyle kurum adına takip edip sonuçlandırılan dava dosyalarında yargı kararıyla karşı tarafa yüklenilen vekalet ücretinin, hiçbir limit veya kısıntıya tabi olmaksızın tamamının kurum görevlilerine ait olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, Uyuşmazlığın çözümü kurum görevlileri yönünden 657 sayılı kanunun 146. maddesinin mi, 1136 sayılı kanunun 164. maddesinin mi "özel kanun" niteliğinde olduğunun tespitine bağlıdır.
    1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesinin son fıkrasında yer alan "Avukatla iş sahibi arasında aksi yazılı sözleşme bulunmadıkça tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücreti avukata aittir.” hükmü 4667 sayılı Kanunla değiştirilerek "Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir." hükmü getirilmiştir.
    Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin son fıkrasında yapılan değişiklik ile daha önce avukatla iş sahibi (müvekkil) arasında aksi yazılı sözleşme hükmü bulunması halini içeren istisnai durum ortadan kaldırılarak her halükarda mahkemenin tarife kararına istinaden haksız çıkan tarafa yükletilecek vekalet ücretinin diğer taraf avukatına ait olduğu hükme bağlanmıştır.
    Buna karşılık 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146. maddesinde "Memurlara Kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerinin tayin ettiği görevleri karşılığında bu kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemez. “ hükmü yer almaktadır.
    399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK"nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin 37. maddesinde, mahkeme ve icra dairelerince teşebbüs ve bağlı ortaklık lehine hükmedilip borçlusundan tahsil olunan vekalet ücretlerinin, davaları izleyen ve sonuçlandıran avukatlara dağıtımında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiş, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146. maddesinin 2. fıkrasında ise, memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği görevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği, hiçbir yarar sağlanamayacağı kurala bağlanmış; 3. fıkrasında da, "Ancak 2.1.1961 tarihli ve 196 sayılı Kanunun 2. maddesi, 7.6.1926 tarihli ve 904 sayılı Kanuna 30.1.1957 tarihli ve 6893 sayılı Kanunla eklenen ek 5. maddenin 1. ve 2. fıkraları, 19.7.1972 tarihli ve 1615 sayılı Kanunun 161. maddesi, 13.1.1943 tarihli ve 4358 sayılı Kanunun değişik 14. maddesi ve 2.2.1929 tarihli ve 1389 sayılı Kanun ile Katma Bütçeli Kurumların, İl Özel İdareleri ve Belediyeler ile bunlara bağlı birliklerin davalarını sonuçlandıran avukat ve diğer görevlilere verilecek vekalet ücretine ilişkin sair kanun hükümleri saklıdır. (Değişik cümle: 20/03/1997-KHK-570/8 md) Şu kadar ki, vekalet ücretinin yıllık tutarı; 6.000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarın oniki katını geçemez. Bu esasa göre yapılacak dağıtım sonunda artan miktar merkezde bir hesapta toplanarak Maliye Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmeliğe göre diğer avukatlar arasında yukarıdaki miktarı aşmamak üzere eşit olarak dağıtılır. "hükmüne yer verilmiştir.
    Bu bağlamda 657 sayılı kanunun vekalet ücretine ilişkin 146. maddesi hükmü 1136 sayılı kanunun 164. maddesine göre "özel kanun" niteliğinde olup, bu durumda 657 sayılı Yasada kurum avukatlarına verilecek vekalet ücretine ilişkin olarak farklı bir düzenleme yapılmadığı sürece, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda 4667 sayılı kanunla yapılan değişikliğin kamu personeli statüsünde bulunan kurum avukatlarına ve bu arada davacıya ödenen vekalet ücretine uygulanan sınırlamayı kaldırdığından söz etmek mümkün olmadığından mahkemece anılan 146. maddede yer alan düzenleme uyarınca inceleme yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekir.
    Öte yandan mahkemece; Yargıtay’ın 27.1.1973 gün ve 1972/6 E. 1973/2 K.sayılı, Danıştay’ın 22.12.1973 gün ve 1968/8 E. 1973/14 K. sayılı içtihadı birleştirme kararları uyarınca, alacağın ortaya çıkmasından itibaren 60 günlük idari dava açma süresinin geçtiği kabul edilerek davanın reddi gerektiği belirtilmiş ise de, dosya kapsamına göre, davalıya yapılan fazla ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayandığı iddia ve ispat edilemediği, ödemenin hatadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
    Borçlar Kanununun 62. maddesi gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. HGK. nun 2005.12.1984 gün ve 1982/13–387 E.-1984/997 K. sayılı kararında; herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından BK. nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır.
    Mahkeme gerekçesinde belirtilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 27.1.1973 gün ve 1972/6 E. 1973/2 K. sayılı kararı ile Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 22.12.1973 gün ve 1968/8-1973/14 sayılı kararı; idarenin “şart tasarrufuna” ilişkindir. Somut olayda ise; davacı idarenin, davalıya mevzuata aykırı olarak yaptığı hatalı ödemeden söz edilmektedir.
    Bu itibarla; mahkemece, herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin, Borçlar Hukukunun sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde istenebileceği ve idari yargıda verilen iptal kararının eldeki sebepsiz zenginleşme dava sonucuna etkisi olmadığı gözetilmek suretiyle, 657 sayılı yasanın 146. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca inceleme yapılarak davalıya fazla ödenen miktar yönünden davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi