3. Hukuk Dairesi 2016/9429 E. , 2018/2795 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ; davalı ile boşandıklarını, evlilik sırasında düzenlenen 19/02/2010 tarihli mehir senedinde belirtilen televizyon, 1 adet 25 gram bilezik ve ... İli, ... İlçesi, .../... mevkii 0/1020 ada/parsel de kayıtlı bulunan 26.100 dekar tarlanın kendisine verilmediğini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirtilen( taşınır eşyalar Tv ve 25 gr altının aynen bunun mümkün olmaması halinde) taşınır eşya bedeli ile taşınmaz bedeli toplamı 33.200,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 135.656,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; davacının davaya konu televizyon ve altınları müşterek haneyi terk ettiğinde götürdüğünü, taşınmaz bağış sözleşmesinin resmi şekilde yapılması gerektiğinden davacının adi senede dayalı dava konusu taşınmaza ilişkin isteminin de kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 1 adet televizyon bedeli olan 750,00 TL ile 1 adet 25 gram bilezik değeri olan 2.203,25 TL olmak üzere toplam 2.953,25 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının taşınmaz bedeli isteminin ise reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalının ziynet eşyasına ve televizyona ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Dava ; mehir senedine dayalı eşya alacağı istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
6100 sayılı HMK m.189/3 maddesi "Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususla, başka delillerle ispat olunamaz." hükmünü amirdir. Aynı Kanunun 200/I maddesi "senetle ispat" ve 200/II maddesinde de “senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği” hususları düzenlenmektedir. Yine, aynı kanunun 201.maddesinde de; "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibin beşyüz liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." denilmekte; 203.maddesinde de; "senetle ispat zorunluluğunun istisnaları" düzenlenmiş ve hangi hallerde tanık dinlenebileceği belirtilmiştir.
HMK’nun 200. maddesine göre; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zaman ki miktar veya değerleri 2.500,00 TL"yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemin miktar ve değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle 2.500,00 TL’den aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Belirtilen madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi ( savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlem HMK’nun 201. maddesinde belirtilen miktardan az olsa bile tanıkla ispat olunamaz. Ancak aynı nitelikte bir belge ile ispat edilebilir. Bu nedenle karşı tarafın açık muvafakati olmadıkça dinlenen tanık beyanlarına da itibar olunamaz.
Somut olayda; 15/02/2010 tarihli "Mihir Senedi” başlıklı adi yazılı senette, dava konusu 25 gr 1 adet altın bileziğin ve televizyonun düğün hediyesi olarak davalı ... tarafından davacı ...’a bağışlandığının yazılarak, davalı ... tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır .
Uyuşmazlık; mehir senedine konu edilen televizyonun teslim edilip edilmediği ve 1 adet 25 gr bileziğin veya bedelinin davacıya ödenip ödenmediğine ilişkin ispat yükünün hangi tarafta olduğu noktasında toplanmaktadır. Bu nedenle konunun yukarıda bahsi edilen yasal düzenlemeler ve ilkeler çerçevesinde ispat hukuku açısından ele alınması yoluna gidilmiştir.
Dava konusu eşyalar taraflar arasında senede bağlanmış olup, davalıyı bağlar. Taraflar arasında düzenlenen çeyiz senedinde açıkça, ziynet eşyasının ve televizyonun davalı tarafından düğün hediyesi olarak davacıya bağışlandığı belirtilmiş Ancak; sözleşmede sözü edilen eşyaların bağışlandığı belirtilerek teslim edildiğine dair herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Dolayısıyla; davalı, senede konu eşyaların veya bedellerinin davacıya teslim veya ödendiği iddiasını ispatlamakla yükümlüdür.
Bu itibarla, mahkemece davacının eşyalara dair iddialarını ispatladığı gerekçesiyle, bu istemlerin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; dava konusu uyuşmazlıkta, ispat külfeti davalı tarafta olup, tanıkla ispat da mümkün değildir.
O halde; dava konusu senet karşısında ispat külfetinin davalıda olduğu kabul edilerek, ispat kuralları çerçevesinde davalıya yemin teklif etme hakkı da hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, çeyiz senedinde yazılı ziynet eşyası ve televizyon yönünden yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık, davalı yönünden kapalı olmak üzere, 21.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.