3. Hukuk Dairesi 2016/11641 E. , 2018/2853 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile boşandıklarını, müşterek evinden komşuya çıktığı sırada bir daha eve alınmadığını ve babasının evine sığınmak zorunda kaldığını, günlük eşyalarını dahi almasına izin verilmediğini beyan ederek kendisine düğünde takılan 10 adet her biri 24 ayar ve 25 gram takı seti olmak üzere toplam 39.500,00 TL ziynet eşyalarının varsa aynen teslimini, bulunmamaları halinde ise nakden kanuni faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının müşterek hanede aylarca yalnız tüm eşyaları ile birlikte oturduğunu, evden hiçbir kişisel eşya almadan kaçarcasına çıkanın kendisi olduğunu, davacının evden tüm kişisel eşyalarını ve altınlarını alarak ayrıldığını, ayrıca düğünde talep edildiği kadar altın takılmadığını, takılanların da davacıda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; tarafların evlendikten sonra bir cafe açtıkları, ziynet eşyalarının bir kısmının bu nedenle bozdurulduğu, ayrıca davacıya ait iki adet bileziğin davalının borçları nedeni ile bozdurulduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı gerekçesi ile talep ve tespit edilen ziynet eşyaları yönünden davanın kısmen kabulü ile, 11.926,25 TL bedelli her biri 25"er gram 5 adet 22 ayar adana burgu bileziğin, 3.000,00 TL bedelli yüzük, küpe, bilezik ve kolyeden oluşan 1 adet altın setin aynen, mümkün olmadığı takdirde dava tarihi olan 21/09/2015 tarihinden itibaren belirlenen bedellerinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, kişisel eşya niteliğinde olan ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
Somut olayda davacı kadının iddiası, dava konusu ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurularak harcandığı ve iade edilmediği yönündedir. Davacı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı iddiasının ispatı için tanık deliline dayanmış, gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiş ve dinlenen tanıklar davacının iddiasını doğrulamışlardır.
Dava dilekçesinde talep edilen 10 adet adana burgu bilezik ile set olmak ve toplam değerleri 39.500 TL gösterilmekle birlikte mahkemece hükme esas alınan kuyumcu bilirkişi raporunda; düğün fotoğraf ve CD"lerinde davacı üzerinde görülen ziynetlerin 5 adet Adana burgu bilezik, 6 adet hediyelik bilezik, 1 adet kelepçe bilezik, cumhuriyet altını, çeyrek altın, gram altın, inci kolye, altın set takımı, yüzük, altın zincir, TL ve dolar olduğu, toplam değerlerinin ise 31.180,27-TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı duruşmada, dava dilekçesinde bildirmiş olduklarının 10 adet her biri 24 ayar Adana burgu bilezik olduğunu, belirlenen bedelin dava dilekçesinde bildirmiş oldukları bedelden az olduğu için davayı ıslah etmediklerini beyan etmiş; mahkemece de bilirkişi incelemesi doğrultusunda, talep edilen ziynet eşyaları (5 adet adana burgu bilezik ve 1 adet set) yönünden, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki bilirkişi raporunda düğünde takıldığı tespit edilen Adana burgu bilezik dışında bilezikler de vardır.
O halde mahkemece, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gözetilerek, talep aşılmamak kaydıyla, bilirkişi raporunda tespit edilen burgu bilezik dışındaki beş bilezik yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.