3. Hukuk Dairesi 2017/2544 E. , 2018/2918 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki fuzuli işgal nedeniyle tahliye ve ecrimisil davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , dava konusu taşınmazı 23.01.2012 tarihinde... isimli şahıstan satın alıp boş olarak teslim aldığını ancak birkaç ay sonra davalının taşınmaza tecavüzde bulunduğunu haricen öğrendiğini bunun üzerine öncelikle 3091 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanarak idari yoldan tahliyeyi sağlamak amacıyla ... Kaymakamlığı"na başvuruda bulunduğunu ancak talebinin anlaşmazlığın hukuki mahiyet taşıması gerekçesiyle reddedildiğini ,davalının ... Kaymakamlığı"na sunduğu 13.10.2012 tarihli kira sözleşmesinde kiraya veren olarak ... isimli şahsın belirtildiğini bu kişinin de taşınmazı satın aldığı..."den önceki malik olduğunu ancak bu şahısla hiçbir bağlantısı bulunmadığını , şahsın ne malik ne de vekil olarak kiraya veren sıfatına sahip olmadığını ,bu hususta tarafınca verilen açık ya da zımni bir muvafakatın da bulunmadığını zira kira sözleşmesinin tarihinin 19.10.2012 iken taşınmazı iktisap tarihinin 23.01.2012 olduğunu belirterek davalının, dava konusu taşınmaza vaki tecavüzünün önlenerek tahliyesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 24.000 TL ecrimisil alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 2007 yılından itibaren kiracısı olduğu dava konusu dükkanın boş olmasının mümkün olmadığını zira vergi levhasının 20.10.2012 tarihli , kira sözleşmesinin de 19.10.2012 tarihli olduğunu , 19.10.2012 tarihinde 5 yıllık kirayı peşin olarak ödediğinden kira borcu bulunmadığını, taşınmazın davacıya devredildiğini bilmediğini , kira sözleşmesinin taşınmazın davacıya devrinden önceye dayandığını bu nedenle ortada bir müdahale bulunmadığını beyanla davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,davalının taşınmazı 19.10.2012 tarihli kira sözleşmesine istinaden kiracı olarak kullandığı anlaşılmış ise de davacı tarafından davalıya, ikitisap ve ödemeye ilişkin
herhangi bir ihtarname gönderilmediği bu nedenle tahliye talepli iş bu davanın açılamayacağı ve ödenmediği iddia olunan kira bedelinin davalıdan istenemeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı tarafından dosyaya sunulup hükme esas alınan, davalı ile taşınmazın önceki maliklerinden ... arasında düzenlenen yazılı kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin 19.10.2012 olduğu anlaşılmaktadır. Davacının dava konusu taşınmazı iktisap tarihinin, ibraz edilen kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden önce, 23.01.2012 olduğu ve davacının sözleşmede kiraya veren olarak adı geçen eski malike kira sözleşmesi yapması hususunda temsil veya yetki verdiği iddia edilmediğine göre, işbu yazılı sözleşme davacıyı bağlamaz.Ancak ; davalı 2007 yılından bu yana taşınmazı kiracı olarak kullandığını beyan ettiğine göre, evvelki malik ile davalı arasında,- davacının iktisabından önceki bir tarihte - resmi makamlar huzurunda düzenlenen ya da onaylanan veyahut resmi makamlara ibraz edilen yazılı bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığının araştırılması,bu hususa ilişkin ispat yükünün davalıda olduğu gözetilmek suretiyle inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm,bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.