1. Hukuk Dairesi 2015/6020 E. , 2018/8187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu ipt... ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından süresinde, davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.03.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat, davalı ... vekili Avukat gelmediler, temyiz edilen davacı vekili Avukat ... Zehir geldi, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili Avukat, davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu ipt... ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ...’ın kredi temin etmesine yardımcı olacağını ancak taşınmazını işaret ettiği kişiye devretmesi gerektiği şeklindeki söylemleri nedeniyle m...ki olduğu 2155 parsel sayılı taşınmazı diğer davalı ...’e devrettiğini, yine birlikte yaşadığı ... ile davalı ... lehine ek güvence için senet verdiklerini, kredi borcunu ödemesine rağmen anılan taşınmazın iade edilmediğini, daha sonra taşınmazın danışıklı olarak diğer davalılara aktarıldığını, aldatıldığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının ipt... ile adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değerinin faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı ..., davacının da katılımı ile bir protokol imzaladıklarını, protokol gereğince tarafından çekilen kredinin taksitlerinin ödenmediği, davalı ..., davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, tapu kaydına güvenerek çekişmeli taşınmazı satın aldığını, iyiniyetli olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, iddiaların yersiz olduğunu bildirip davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.
Mahkemece, davalılar ... ve ...’in hileli hereketler ile davacıyı kandırarak çekişmeli taşınmazın devrini sağladıkları ve tüm davalıların danışıklı hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir, iptal hakkı Borçlar Kanunu"nun 31/1. (Türk Borçlar Kanunu"nun 39/1.) maddesine göre, hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, davacı ... ...’in m...ki olduğu kat irtifakına ayrılan 2155 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümleri 15.09.2008 tarihinde satış yoluyla davalı ...’a temlik ettiği, davalı ...’in 22.09.2008 tarihinde davalı ...’a, ...’ın 18.02.2009 tarihinde dava dışı ...’e, ...’in 04.06.2009 tarihinde davalı ...’ya ve ...’nın da en son 03.12.2009 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği, eldeki davanın ise 28.04.2011 tarihinde açıldığı kayden sabittir.
Tapu kayıt m...ki davalı ..., 30.12.2009 tanzim tarihli ihtarname ile davacının birlikte yaşadığı muhatap ... Uysal’ın çekişmeli bağımsız bölümleri tahliye etmesini istemiş, anılan ihtarname 08.01.2010 tarihinde muhatap ... Uysal’ın imzasına tebliğ edilmiş, ... Uysal da 25.12.2012 tarihli celsede anılan ihtarname arkasındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir.
Öte yandan, 16.09.2008 tarihli protokolde bahsedilen borç nedeniyle verildiği iddia olunan 16.12.2008 ödeme tarihli 80.000,00 TL’lik senetten dolayı ciranta ... Salcan tarafından 02.02.2009 tarihinde ..., ... Uysal ve ... aleyhine ... 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1332 E sayılı dosyası üzerinden takip başlatılmış ve davacı ... ödeme emrini 09.02.2009 tarihinde bizzat tebliğ almıştır.
O halde, hileli hareketleri davacının ilk olarak 09.02.2009 tarihinde ve her halükarda ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 08.01.2010 tarihinde öğrendiği, ne var ki eldeki davanın Türk Borçlar Kanunu"nun 39/1. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 28.04.2011 tarihinde açıldığı açıktır.
Hal böyle olunca, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ... ile davalı ... yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.