1. Hukuk Dairesi 2018/223 E. , 2018/8188 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ...... iptali-tescil/tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davacı ... yönünden davanın ...... nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.03.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... Akça geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı ...... iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu 2269 ada 14 ( eski 773 ada 1 ) parsel sayılı taşınmazı ikinci eşi davalı ...’a 1969 yılında satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, öte yandan davalı ...’ın da anılan taşınmazı diğer davalı çocuklarına devrettiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın ...... kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde tazminini istemişler, yargılama aşamasında davacılardan ... davadan ...... etmiştir.
Davalılar, çekişmeli taşınmazın bedelinin taraflarından ödenip satın alındığını, ancak o tarihteki adetler gereği mirasbırakan adına tescil ettirildiğini, çekişmeye konu temlikin taşınmazın iadesi anlamı taşıdığını, 44 yıl sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı ... yönünden ...... nedeniyle davanın reddine, diğer davacılar yönünden temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1911 doğumlu mirasbırakan ...’ın 23.08.2007 tarihinde ......ü ile geriye mirasçı olarak ilk eşi ......’den olma davacı oğlu ......’yü, dava dışı kızı ......’ı ve 17.03.2010 tarihinde ölen oğlu ......’ın davacı eşi ... ile davacı çocukları ..., ... ve ... ile ikinci eşi davalı ... ve ......’dan olma davalı çocukları ...............’i bıraktığı, mirasbırakanın 15.09.1967 tarihinde üçüncü kişiden satın alma yoluyla malik olduğu 773 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1400/4262400 payını 16.07.1969 tarihinde davalı eşi ......’a satış suretiyle temlik ettiği, 773 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1400/4262400 payın 07.02.1994 tarihinde yapılan imar işlemleri neticesinde dava konusu 2269 ada 14 parsel sayılı
taşınmaza şuyulandırıldığı, davalı ...’ın da dava konusu 2269 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki tam payından 1/6 payı uhdesinde tutarak kalan 5/6 payı eşit oranda davalı çocukları ............’e 06.01.2012 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve ......lu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği ......lu taşınmazını, ......da yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve ...... Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan ...... kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; davalılar dava konusu 2269 ada 14 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 773 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1400/4262400 payın 3. kişiden satın alındığını, ancak o dönemde mevcut adetler gereğince mirasbırakan adına tescil ettirildiğini savunmuşlar, bu savunma tanık beyanları ile doğrulandığı gibi davadan ...... eden davacı ... da 03.09.2013 tarihli ...... dilekçesinde bu hususu doğrulamıştır. O halde, mirasbırakan tarafından davalı ...’a yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığı, taşınmazın asıl sahibine iadesi amacı taşıdığı açıktır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanıgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.