1. Ceza Dairesi 2015/5996 E. , 2017/107 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Eşini öldürme
HÜKÜM : TCK.nun 82/1-d, 62/1. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık ...’in, eşi olan maktule ...’i kasten öldürme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Sanığın soruşturma ve kovuşturma safhasında müsnet suçu kabul etmemesi, olay yeri incelemesinde, sanığın maktuleyi attığı iddia edilen pencerede herhangi bir izin bulunmaması, sanık ile tanıklar ... ve ..."ün beyanlarına göre, maktulenin, olaydan birkaç yıl evvel intihar girişiminde bulunduğunun anlaşılması, sanığın, olaydan kısa bir süre sonra, tanık Veysel"e olayı, savunmasında ifade ettiği şekilde anlatması ve dosya kapsamında, sanığın savunmasının aksine mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın müsnet suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğinden, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, hükmün tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, Üye ..."in, eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu yolundaki karşı oyu ile oyçokluğuyla, 23/01/2017 gününde karar verildi.
KARŞI OY;
Koğuşturma dosyasındaki temel sorun, maktule ..."nin, olay tarihinde ikametlerinin yatak odasının camından, eşi sanık ... tarafından itilmek suretiyle mi düştüğü, ya da camdan atlamak suretiyle intihar mı ettiği noktasında toplanmaktadır. Sayın çoğunluk görüşü, sanık hakkında eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçe gösterilerek, sanığın beraatine dair hüküm kurulması gerektiğini belirtmektedir. Bu aşamada sayın çoğunluk görüşünden ayrıldığım nokta ise, yerel mahkeme tarafından, Dairemizin bir önceki bozma ilamındaki gerekler yerine getirilmeksizin mahallinde yapılan keşfin yetersiz olduğu, bilirkişilerin olay kapsamına uygun bilirkişiler olmadığı, bu nedenle içinde fizik uzmanının da bulunacağı bir heyet tarafından yeniden keşif yapılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
ŞÖYLE Kİ;
Dairemizin önceki bozma kararında "....maktulenin, sanık tarafından yatak odasının penceresinden, kolaylıkla atılmasının mümkün olup olmadığı, itilmesi veya düşmesi gibi hususlar irdelenmek suretiyle, binadan 4.40 m. uzaklığında noktaya düşmesinin mümkün olup olmadığı konusunda teknik ve Adli Tıp Uzmanından teşkil edecek bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapıldıktan sonra, sanığın hukuki durumunun yeniden belirlenmesi gerektiği.." gerekçe gösterilmektedir.
Bu karardaki teknik bilirkişiden anlaşılan dosyanın konusu ve tesbiti gereken husus itibariyle, yer çekimini ilgilendiren bir durum olup, fizik uzmanının da heyette bulunması gerektiğidir. Zira, atlama ile itilme durumunda fizik kurallarına göre düşebileceği yerler fiziken teknik olarak tesbit edilebilir. Oysa ki, yerel mahkeme Dairemizin bozma ilamına uymak suretiyle mahallinde keşif icra etmiş ise de, bilirkişi heyetinin oluşumunda hata yapmıştır. Evet heyette ATK uzmanına yer vermiştir. Ancak, heyetteki diğer kişi Bakırköy Adalet Dairesinde bilgi işlem şefliğinde görevli bir kişidir. Bu olayımız ile ilgili teknik görüşü nasıl olabilir, tarafımdan anlaşılmış değildir. Bu kişinin yapabileceği tesbitler zaten yerel mahkeme heyeti tarafından da mahallinde kroki yoluyla tesbit edilebilir bir durumdur. Keşifteki asıl amaç ise,
Dairemizin bozma ilamında sorulan sorulara teknik olarak cevap verebilecek uzman kişiler olması gerekir. Bu yönüyle tek başına ATK uzmanının verdiği rapor kanaatimce yetersizdir. İçinde fizik uzmanınında bulunacağı üç kişilik bir heyet tarafından soruların irdelenmek suretiyle cevaplanması durumunda, neticeye ulaşmanın mümkün olabileceği düşünce ve kanaatindeyim. (Nitekim, benzer nitelikte olan bir başka olayda, daha sonra Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunda da tartışılmak suretiyle kesinleşen, Dairemizin, 13/03/2013 gün ve 161-63 nolu dosyasının içeriğinde, fizik uzman heyetinin verdiği raporun, dosya içeriğini tek başına aydınlatabilecek ve sanığın mahkumiyetine ilişkin teknik açıklamalar getirmek suretiyle bilimsel verilere dayanarak rapor verdiği de bir gerçektir.
Tüm sunulan nedenler çerçevesinde; dosya kapsamında, içinde uzman fizik uzmanlarının ve ATK uzmanının da bulunacağı, yeni bir heyet ile mahallinde keşif yapılması durumunda maddi gerçeğe daha yakınlaşılabileceği, dolayısıyla neticede adalete ve hakkaniyete daha uygun olacağı düşüncesindeyim. Bu nedenle, sayın çoğunluk görüşünde belirtildiği şekli ile kararın "...sanığın, hakkında kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesi ile, müsnet suçtan beraatine” karar verilmesi şeklinde değil, eksik soruşturma nedeniyle ve değişik gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesindeyim.
23/01/2017 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ..."in huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Avukat ..."ın yokluğunda 26/01/2017 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.