Esas No: 2018/3613
Karar No: 2018/6730
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/3613 Esas 2018/6730 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 06/04/2018 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 23/10/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, duruşmalı temyiz eden davalı Hazine vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 02.06.2011 tarihli dilekçe ile ... ilçesi, ... mevkiinde bulunan arsa vasıflı 46 pafta 7775 parsel sayılı taşınmazın, ... 17. Noterliğinin 26.05.1981 tarih 24371 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde genel vekâletname ile tapu maliki ..."nin vekili ...adlı kişiden satın alınarak, vekil edeni adına tescil edildiği, ancak Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/202 Esas sayılı kararı ile tapu kaydının iptali ile eski haline getirilmesine karar verildiği, ancak gereğinin halen yerine getirilmediği, vekil edenin tapu kaydına güvenerek satın aldığı ve tapu memurunun kusurlu işlemi ile vekil edenin zarara uğradığından, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemiyle dava açmış, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 815.091,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne 325091,83 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin verilen kararın davalı Hazine vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmesi üzerine; Dairenin 12/05/2015 gün ve 2519 E. - 4089 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Davacı adına tapu siciline kayıtlı taşınmazın, ... tarafından ... 17. Noterliğinde 26 Mayıs 1981 gün 24371 yevmiye numaralı vekaletname düzenlettirilip, bu vekâletname kullanılarak tapu sicil memurluğu tarafından düzenlenen resmî senet uyarınca davacıya satılarak tapu sicilinin oluştuğu, satış için kullanılan vekâletnamenin sahte olduğu gerekçesiyle davacı adına bulunan tapu kaydının iptal edildiği ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2008 gün ve 2001/202 E. - 699 K. sayılı kararından anlaşılmaktadır.
TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125.) maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olduğu, davanın Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 24.12.2008 gün 2001/202-699 sayılı ilâmının kesinleştiği 01.03.2011 tarihinden itibaren 10 yıllık süre içinde açıldığından ve davacının zararına neden olan olay ve işlemler zincirinin dava dışı ... "nun tapu malikinin kimlik bilgilerine ulaşması ve bu bilgileri kullanarak sahte vekâletname çıkartması ve bu belgeler sonucunda tapu müdürlüğüne müracaatla resmî senet tanzim ettirmek suretiyle davacıya ait taşınmazı satması şeklindeki eylem nedeniyle zararın oluştuğu, yani oluşan zararın, 2018/3613 - 2018/6730 tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklandığı, tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluk şeklinde düzenlenen TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı bulunduğundan, davalı Hazine vekilinin zamanaşımına ve illiyet bağına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı adına tapu siciline kayıtlı iken sahte vekâletnameye dayalı olarak yapılan satış sonucu iradesi dışında mülkiyetinden çıkan 46 pafta 7775 sayılı parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin yapılan işlemlerin tapu sicili işlemlerine dahil olduğundan, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır.
Davacının uğradığı gerçek zararın belirlenmesinde, zararın oluştuğu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekir. Davacının zararı, Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2008 gün ve 2001/202 E. - 699 K. sayılı kararı ile adına kayıtlı taşınmaza ilişkin yapılan tescil işleminde sahte vekâletname kullanılması nedeniyle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu buna ilişkin davanın kabulüne dair verilen mahkeme hükmünün kesinleştiği 01.03.2011 tarihi zararın oluştuğu tarih olup, mahkemece bu tarihin esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmasa da, gerçek değerin kesinleşme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan değerlendirme tarihi dava tarihi olarak kabul edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 01.03.2011 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuyla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Ayrıca, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca açılacak davalarda tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tüm zararların istenebileceği, davacı tarafından istenen Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 24.12.2008 gün ve 2001/202 E. - 699 K. sayılı kararı nedeniyle aleyhine takdir edilen yargılama gideri ve vekâlet ücretinin ödenmesinin bu neviden bir zarar olmadığı, açılan davada yapılan yargılama giderleri ve vekil ile temsil olunması nedeniyle takdir edilen vekâlet ücretinin davanın neticesine göre HMK"nın 326. maddesi uyarınca aleyhine hüküm verilen tarafa yüklendiğinden. TMK"nın 1007. maddesi kapsamında oluşan bir zarar niteliğinde bulunmadığı gözetilmeden, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm kurulması da usul ve kanuna aykıdır.” gereğine değinilmiştir
Davacı ve davalının karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Dairenin 18/01/2016 tarih ve 2015/14871 E. - 2016/407 K. sayılı kararı ile Daire kararının düzeltilmesine karar verilmiştir.
Karar düzeltme ilamında özetle; “Dairemiz kararı, davacı ... ile davalı Hazine vekilleri tarafından işin esasına ilişkin olarak sunulan karar düzeltme dilekçelerinde değinilen hususlara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygundur.
Davacı ... vekili karar düzletme dilekçesinde, mahkemece taşınmaza biçilen değerin taşınmazın gerçek değerinin çok altında olduğunu, zorunlu olarak açılan tapu iptali ve tescil ile eski hale getirme davasında yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekâletten davalı Hazinenin sorumlu tutulamayacağına ilişkin bozmanın da usûl ve kanuna aykırı olduğunu, bu düşünceye katılmadıklarını ileri sürerek, bozma kararının düzeltilmesini istemişlerdir.
Aşağıdaki bendin kapsamı dışında davacı ... vekilinin işin esasına ilişkin karar düzeltme istemleri yerinde görülmemiştir. 2018/3613 - 2018/6730 Her ne kadar; Dairenin bozma ilâmının ikinci sayfasının son paragrafında "TMK"nın 1007. maddesi uyarınca açılacak davalarda tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tüm zararların istenebileceği, davacı tarafından istenen Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 24.12.2008 gün ve 2001/202 E. - 699 K. sayılı kararı nedeniyle aleyhine takdir edilen yargılama gideri ve vekâlet ücretinin ödenmesinin bu neviden bir zarar olmadığı, açılan davada yapılan yargılama giderleri ve vekil ile temsil olunması nedeniyle takdir edilen vekâlet ücretinin davanın neticesine göre HMK"nın 326. maddesi uyarınca aleyhine hüküm verilen tarafa yüklendiğinden. TMK"nın 1007. maddesi kapsamında oluşan bir zarar niteliğinde bulunmadığı gözetilmeden, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm kurulması da usûl ve kanuna aykırı," olduğu gerekçesiyle diğer bozma nedenleri yanında bu husus dahi zikredilmişse de bozmanın bu bölümü maddi yanılgıdan kaynaklanmakta olup, maddi hata usûli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil edeceğinden Yargıtay kararının bu paragrafının çıkartılarak düzeltilmesi gerekmiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davalı Hazinenin talebi üzerine dava, tapuda yapılan resmi satış sözleşmesi sırasında görevli olan memurlara ihbar edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile 330091,83 TL tazminatın dava tarihi olan 07/06/2011 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ile ihbar olunanlar ..., ..., ... ve ... vekilleri ile ... tarafından temyiz edilmiştir
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Mahkemece bozma kararına uyularak yargılama yapılmışsa da bozma gerekleri yerine getirilmemiştir
Şöyle ki; davacı adına resmi satış sözleşmesi gereği tescil edilen taşınmaza ilişkin, tescil işleminde sahte vekâletname kullanılması nedeniyle açılan ve 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/202 E - 699 K. sayılı dosyasında görülen dava sonucu davacı adına kayıtlı taşınmazın tapusunun iptaline ilişkin verilen mahkeme hükmünün kesinleştiği 01.03.2011 tarihi itibari ile arsa vasfında olan taşınmazın değerini belirlemeye yönelik hazırlanan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal olarak incelenen ... ... mevkiinde bulunan 2650 parsel sayılı taşınmazın satış tarihi değerlendirme tarihi olan 01/03/2011 tarihinden sonra, 24/05/2011 tarihinde yapıldığı için somut emsal olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Bilirkişilerce somut emsal olarak değerlendirilen 2660 ve 2673 sayılı parsellerin satış tarihleri değerlendirme tarihinden önce ise de; somut emsal olarak değerlendirilen taşınmaza ilişkin bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihleri itibariyle imar planı içine alınıp alınmadığı, imar parseli olup olmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, yararlanmakta ise hangi hizmetlerden yararlandığının, etraflarının meskun alan olup olmadığı, fiilî imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi olduklarının ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden sorulmamış, satış senetleri, tapu kayıtları, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri getirtilmemiş, bilirkişilerce şehir haritası üzerinde dava konusu taşınmaz ile emsal olarak incelenen taşınmazların konumu da gösterilmemiş olduğundan taşınmazların özellikleri açısından yapılan kıyaslamaların doğru olup olmadığı denetlenmeden hüküm kurulmuştur
O halde mahkemece, hükme esas alınan raporda somut emsal olarak belirlenen taşınmazlara ilişkin olarak yukarda bahsedilen bilgiler araştırılmalı, bilirkişilerce somut emsal alınan taşınmazın uygun emsal olup olmadığı denetlenmeli, bilirkişilerce somut emsal olarak alınan taşınmazların, uygun emsal olmadığı belirlendiği takdirde taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen 2018/3613 - 2018/6730
emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile tazminat istemine dayanak taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması, alınan emsal ile tazminata konu taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, tazminata konu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeli oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Kabule göre de; usul hükümlerine göre davada taraf olmayan bir kimse aleyhine veya lehine hüküm kurulamaz. Hüküm ancak taraflar hakkında verilebilir. 6100 sayılı HMK"nın 61. vd. maddeleri uyarınca (mülga 1086 sayılı HUMK"nun 49. vd. maddeleri) ihbar üzerine davaya katılan 3.kişi, ihbar eden tarafın yardımcısı ve temsilcisi olup, feri müdahil konumundadır ve aynı kanunun 69. maddesi (mülga 1086 sayılı HUMK"nın 57. md.) uyarınca da yargılama sonunda, hüküm feri müdahil hakkında değil, taraflar hakkında verilir. Dolayısıyla ihbar olunan 3.kişi, ihbar edenin adına, onun temsilcisi olarak, hükmü temyiz edebilirse de, kendisi adına temyiz edemez. Ancak, aynı madde hükmüne aykırı olarak ihbar olunan hakkında da hüküm verilmişse, ihbar olunan, hükmün kendisine ilişkin bölümünü kendi adına temyiz edebilir.
Açıklanan sebeplerle mahkemece ihbar olunanların davalı gibi hükme yazılıp, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları da doğru değildir
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin ve ihbar olunanların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1630,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 23/10/2018 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.