3. Hukuk Dairesi 2016/11377 E. , 2018/3045 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 20.05.1980 tarihli zilyetlik devri ile satış senediyle sınırları belirlenen ve üzerinde harman ve samanlık bulunan 300 m2"lik tapusuz taşınmazın 50.000 TL karşılığında müvekkillerinin murisi ... tarafından davalılardan satın alınarak bedelinin ödenip zilyetliğin devredildiğini, muris ..."ın satın aldığı tarihten sonra malik sıfatıyla kullanmakta olduğu söz konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 104 ada 14 parsel içerisinde kalacak şekilde dava dışı ... adına tespit edilip tespitin 9.10.2007 tarihinde kesinleştiğini, bunun üzerine İnebolu Kadastro Mahkemesinde açtıkları tapu iptal ve tescil davasının reddedilerek kararın kesinleştiğini, bu durumda davalıların sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olduğunu ileri sürerek, satış tarihinde davalılara ödenen 50.000 TL"nin günümüz alım gücü oranına uyarlanmak suretiyle ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımına uğradığını, zilyetliğin davacılar murisine devredilmediğini, senet altındaki imzaların davalılara ait olmayıp senedin sahte olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 104 ada 14 numaralı parselin dava dışı 3. şahıs adına tespitine ilişkin kadastro tutanağının kesinleştiği 9.10.2007 tarihi davalıların sebepsiz zenginleşme tarihi olarak kabul edilerek 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun Hak Düşürücü Süreler ve Zamanaşımı Süreleri başlıklı 5. maddesinin tatbiki ile davada uygulanması gereken 818 sayılı Türk Borçlar Kanununun 66. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada; zilyetlik devri ile satış senediyle ödenen bedelin, tapu devrinin gerçekleşmemesi nedeni ile, TBK"nun 77-82. maddeleri (BK"nun 61-66.maddeleri) gereğince iadesi talep edilmektedir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Borçlar Kanununun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK"nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme; bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Dava konusu taşınmaz yönünden; taraflar arasındaki zilyetlik devri ile satış sözleşmesi, taşınmazın bulunduğu bölgedeki, kadastro tespitinden önce yapıldığı için, her ne kadar sözleşme adi yazılı şekilde yapılmış olsa da geçerli sayılmaktadır.
Bu nedenle de, dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle BK. 125. maddesi (6098 sayılı BK."nun 146. maddesi) gereğince 10 yıldır. Ayrıca zamanaşımı, borcun muaccel olduğu ya da, ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakacak olursak, dava konusu taşınmaz, kadastro tespiti sırasında 104 ada 14 parsel içinde kalacak şekilde dava dışı 3. şahıs olan ... adına tespit görmüş ve tespitin kesinleşmesi üzerine davacıların dava konusu taşınmaz yönünden 3. şahıs aleyhine açmış oldukları tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin karar 30.01.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Bu durumda, satış sözleşmesine konu taşınmaz yönünden 3. şahıs aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin kararın kesinleştiği tarih itibariyle artık davacılar açısından tapu devri imkansız hale gelmiş olmaktadır. Yani ifanın imkansız hale geldiği 30.01.2014 tarihinden, dava tarihi olan 13.01.2015 tarihine kadar geçen sürede zamanaşımı süresi henüz dolmamış olduğundan davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA
ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.