1. Hukuk Dairesi 2018/1336 E. , 2018/8511 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan......ları ... Çelikörs’ün kayden maliki olduğu dava konusu 4668 (imar sonucu 6054 ada 11) parsel sayılı taşınmazdaki 96/16716 payının yarısını davalı oğlu ......’e, geri kalan yarısını da kendisinden sonra ölen oğlu, diğer davalıların mirasbırakanı ...... Çelikörs’e 26.12.1979 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...... Çelikörs"ün kayden maliki olduğu 4668 parsel sayılı taşınmazdaki 96/16716 payının tamamını intifa hakkını üzerinde bırakarak yarı yarıya 26.12.1979 tarihinde davalı oğlu ...... ile (diğer davalıların mirasbırakanı) ......"ya satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazın imar görmesi sonucu oluşan 6054 ada 11 parsel (95 m2, iki katlı ev) sayılı taşınmazda ...... ve ......"nın 1/2"şer oranda paydaş oldukları, 1922 doğumlu mirasbırakanın 21.03.1997 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davanın tarafları ile ......"nin dava dışı eşi ve çocuklarının kaldığı kayden sabittir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan 4721 sayılı TMK’nun 6100 sayılı HMK"nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olayda; dinlenen tanık beyanlarından davalıların küçük yaştan beri mirasbırakan......ları ile birlikte pazarcılık işi yaptıkları, davalı ..."nın aynı zamanda ..."de çalıştığı, davalıların taşınmazı alım güçlerinin olduğu, taşınmaz üzerindeki binanın 2. katını birlikte yaptıkları, mirasbırakan ile davacılar arasında mal kaçırmayı gerektirecek herhangi bir sorunun olmadığı gözetildiğinde temlikin muvazaalı olduğu söylenemeyeceği gibi dosya kapsamındaki diğer deliller ile de davacıların iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemez.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.