Sanık ... hakkında çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından yapılan yargılama sonunda; atılı suçlardan mahkûmiyetine dair Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 21.06.2016 gün ve 2015/499 Esas, 2016/283 Karar sayılı hükümlerin sanık müdafii ile katılan mağdure vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 30.01.2017 gün ve 2016/12585 Esas, 2017/353 Karar sayılı ilamı ile çocuğun basit cinsel istismarı suçundan verilen hükmün ise onanması, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen hükmün ise bozulması yönündeki kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.03.2017 gün ve 2016/369145 sayılı itiraznamesi ile 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin iki ve üçüncü fıkraları gereğince itiraz etmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 30.01.2017 gün ve 2016/12585 Esas, 2017/353 sayılı onama ve bozma kararı usul ve kanuna uygun olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ileri sürülen itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden Reddiyle, CMK"nın 308/2. ve 3. maddeleri uyarınca itirazın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenmesi için dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.05.2017 tarihinde üye ..."in karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

İnternet üzerinden sanıkla tanışan mağdure, sanığın kullandığı hesabın sahte olduğunu ve hesaptaki bilgilerin doğru olmadığını anlamasına rağmen sanıkla buluşmaya gitmiş, sanıkla buluştuklarında sanığın yaşlı olduğunu görmesine ve anlamasına rağmen sanığın aracına binmiştir. Mağdure sıcağı sıcağına alınan beyanında "beni ikna etti" bu nedenle araca bindim, demiş ancak sonraki beyanında sanığın "fotoğraflarını gösteririm" tehdidi nedeniyle arabaya binmek zorunda kaldığını beyan etmiştir. Oysa sanıkta, mağdurenin çıplak resimleri bulunduğuna dair mağdure beyanı dışında delil yoktur. Mağdurenin doğrudan şikayeti yoktur, olayı anlattığı arkadaşının ihbarı üzerine başlayan soruşturmada beyanı alınırken şikayetini açıklamıştır. Bu kapsamda zorunlu beyanda bulunmuş, olayı başkasının ve ailesinin öğrenmesi üzerine zor durumda kalmıştır. İlk beyanıyla sonraki beyanları arasında bu yüzden çelişki vardır. Bu şartlarda mağdureden rızasıyla eylemi gerçekleştirdiğini söylemesi beklenemez. Dosya içerisinde mesaj içerikleride mağdurenin rızası bulunup bulunmadığı hususunda şüphe oluşturmaktadır. Tüm bu nedenler ve sanık savunması kapsamında eylemin tehditle gerçekleştirdiğine dair yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ileri sürülen itiraz nedenleri yerinde görülüp itirazın kabulü gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.