3. Hukuk Dairesi 2018/2096 E. , 2018/3131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kiracı olarak oturduğu taşınmazda elektrik abonesi olduğunu, gelen fahiş faturalara itiraz etmesine rağmen olumlu sonuç alamadığını, hakkında kaçak tutanağı da tutulmadığını belirterek faturaların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu mevzuatı ve Kurul Kararları uyarınca yapılan hesap ve tahakkukların doğru olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının, davaya konu edilen 28.06.2012 son ödeme tarihli 28.738,00 TL bedelli fatura dolayısıyla davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık elektrik tüketim faturası nedeniyle açılan menfi tespit davası niteliğindedir.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Somut uyuşmazlıkta; dava konusu 28.06.2012 son ödeme tarihli 28.738,00 TL bedelli elektrik tüketim faturası olduğu, davacının aboneliğinin bulunduğu taşınmazda 2010 yılından beri kiracı olarak oturduğuna dair 13.05.2014 tarihli duruşmada beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının aboneliğinin bulunduğu taşınmazda 2010 yılından beri kiracı olarak oturduğuna dair beyanı kendisini bağlar.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; kira sözleşmesinin dosyaya sunulmadığı, 2013 yılı 11. ve 12.dönemine ait endekslerin gerçeği yansıtmadığı belirtilmiştir.
Ancak bilirkişi raporunda dava konusu olan 28.06.2012 son ödeme tarihli faturaya ilişkin inceleme yapılmadığı, gerçeği yansıtmadığı belirtilen 2013 yılı 11. ve 12.döneminin ise dava konusu olmadığı görülmüştür. Söz konusu rapor yetersiz olup, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli değildir.
O halde mahkemece, dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilerek, bilirkişiden dava konusu elektrik faturasına ilişkin olarak davacının sorumlu olduğu borç miktarının saptanması için, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.