3. Hukuk Dairesi 2018/2131 E. , 2018/3132 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının kayıtsız sayaçtan geçirmek suretiyle abonesiz elektrik tüketiminde bulunduğunu, bu hususun 09/11/2012 tarihli kaçak usulsüz elektrik tespit tutanağı ile sabit olduğunu, kaçağa ilişkin faturalarının ödenmemesi üzerine ... İcra Müdürlüğünün 2014/541 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız yere itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı; kaçak elektrik kullanmadığı gibi, böyle bir elektrik sayacının da olmadığını ileri sürerek, davanın reddine, %20"den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine, haksız yapılan takip nedeni ile takip miktarı üzerinden %20 oranında hesap edilen 1.140,88 TL kötü niyet tazminatının davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık kaçak tahakkukuna yönelik fatura nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü resmi gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13.maddesi hükmünde, yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketimi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş ve aynı yönetmeliğin devam eden maddelerinde kaçak elektrik enerjisi tüketim miktarının hesaplanması üzerinde durulmuştur.
Her ne kadar mahkemece; mahallinde yapılan keşifte davalının ikametgahında bulunan sayaç numarası ile kaçak usulsüz elektrik tespit tutanağındaki sayaç numarasının birbirinden farklı olduğu, kaçak kullanımın ispat edilemediği kanaatine varılmış ise de,
dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı hakkında dava konusu kaçak tutanağı ile ilgili ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/176 Esas, 2014/360 Karar sayılı dosyasında karşılıksız yararlanma suçundan yapılan yargılama sonucunda "tüketilen elektrik miktarının sayaç tarafından kaydedildiği, sayaca fiili olarak müdahalede bulunulmadığı, abonesiz kullanımın kanunda suç olarak düzenlenmediği" gerekçesiyle beraatine karar verildiği, kararın temyiz edildiği, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de bağlı değildir.
Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Yukarıda geçen açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakimi, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir.
Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hakimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır. (..., Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844).
Somut olayda, davacının yargılandığı ceza dosyasında verilen beraat kararının temyiz incelemesinde ve henüz derdest olduğu dikkate alındığında, mahkemece, derdest olan davacı hakkındaki yukarıda anılan ceza dosyası sonucunun bu dava için bekletici mesele yapılarak, ve ayrıca mahallinde yapılan keşifte davalının ikametgahında bulunan sayacın hangi tarihte
takıldığı, sayacın davacı kuruma kaydının bulunup bulunmadığı, abone olunup olunmadığı hususlarının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı hakkındaki ceza dava dosyasının sonucu beklenmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.