3. Hukuk Dairesi 2017/5727 E. , 2018/3137 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; müvekkilinin davalıya ait alışveriş merkezinde kiracı olduğunu, 09.09.2009 tarihinde yağışlı hava neticesinde, su basması sonucu alış veriş merkezinin 1. ve 2. katlarının tamamen sular altında kaldığını, kiracıların uğradığı zararların bilirkişi raporları ile tespit edildiğini, işyerinin binanın üst katında yer aldığından kiralananda herhangi bir maddi zararın olmadığını, ancak alışveriş merkezinin hizmete açılmaması sebebi ile ciro kaybına uğradığını, işletme projesine göre gölet kısmından gelecek su baskınını engelleyecek olan istinat duvarının davalı tarafından yıkıldığını, su basması sonucu gerekli tadilatın yapılmasının geciktiğini davalının kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 8000 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı hasarın mücbir sebep sayılabilecek bir tabiat olayından kaynaklandığını, biran önce tadilatların yapılması konusunda elinden geleni yaptığını suların çekilmesinden sonra hemen çalışmalara başladığını, meydana gelen zararda bir kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine, dair verilen hüküm Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 21/11/2013 tarih ve 2013/2242 E – 15672 K sayılı ilamı ile; "" davalının kusur durumu iki noktada düğümlenmektedir. Birincisi meydana gelen sel baskınında davalıya bir kusur yüklenilip yüklenilemeyeceği, iddia edildiği gibi gölet tarafındaki istinat duvarının projeye aykırı kaldırılmasında davalıya atfedilecek bir kusurun olup olmadığı, ikinci olarak da sel baskınından sonra alış veriş merkezinin teknik ve estetik, açıdan yeniden müşteri hizmetine açılmasında tüm gayretin davalı tarafından gösterilip gösterilmediğidir. Bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de; Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi bu hususlar bilirkişi raporlarında aydınlatılamamıştır. Bu durumda mahkemece gerekirse alanında uzman bilirkişiler marifeti ile yerinde yeniden keşif yapılıp bu hususlar üzerinde durularak davalının kusurlu olup olmadığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir."" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda; ... AVM"de projeye aykırı tadilat değişikliğinin 09/09/2009 tarihindeki sel baskınının AVM"de oluşturacağı zararın boyutunu arttırdığı, ancak projede var olan duvarın olması durumunda da alışveriş merkezinin şiddet düzeyi bu denli yüksek bir olaydan hasar alacağı, dolayısıyla zarar ile fiil arasındaki illiyet bağının mücbir sebep nedeniyle kesileceğinden davalının bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının ... Alışveriş Merkezinde davalının kiracısı olduğu, 09.09.2009 tarihinde meydana gelen sel baskınında alışveriş merkezinin birinci ve ikinci katını su bastığı hususları çekişmesizdir. Dava alışveriş merkezinin yeniden faaliyete geçmesinin gecikmesi nedeniyle yoksun kalınan karın tahsili istemine ilişkindir. Türk Borçlar Kanun"unun 308. (Borçlar Kanun"unun 250.) maddesinde kiraya verenin kiralananda sonradan meydana gelen ayıptan sorumlu olduğu ve kiraya verenin kendisinin bir kusurunun olmadığını ispat edemez ise tazminat ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Mahkemece bozma öncesi alınan bilirkişi raporunda dosya kapsamına göre davalının kusur durumu aydınlatılamamış olup bozma sonrasında alınan bilirkişi heyet kök ve ek raporlarında; yaşanan su baskının davalı tarafından öngörülmesinin mümkün olmadığını, bu su baskınında cam duvarın, su baskınını engellemesinin mümkün olmadığını, kaldı ki cam duvar yerine betonarme bulunmuş olsaydı dahi suyun tek yönlü olarak gelmediğini, her halükarda suyun alışveriş merkezine girebileceğini, bu nedenle davalı şirkete atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, ... AVM"de projeye aykırı tadilat değişikliğinin 09.09.2009 tarihindeki sel baskınının AVM"de oluşturacağı zararın boyutunu arttırdığı, ancak projede var olan duvarın olması durumunda da alışveriş merkezinin şiddet düzeyi bu denli yüksek bir olaydan hasar alacağını, sel baskınından sonra AVM"deki temizlik ve restorasyon çalışmalarını 6 ay gibi bir sürede bitirilmesi mümkünken AVM"nin açılışının 12 ay sürmesi davalının koordinasyon eksikliğinden ve ihmalinden kaynaklandığı belirtilerek oluşan zarar hesaplanmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ancak bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bu durumda mahkemece, sel baskınından sonra eksikliklerin giderilerek dava konusu AVM’ nin açılışının yapıldığı tarih kesin olarak belirlenip, AVM’nin ne kadar sürede eski hale getirilebileceği çelişkiye yer vermeden tespit edilerek davalı şirketin bu süreden daha uzun sürede AVM"yi eski hale getirdiğinin anlaşılması halinde, makul süreyi aşan, uzayan süre kadar davacının kar kaybı zararının olacağı gözetilerek davalı kiraya verenin kusuru ile geciktirmenin olduğunun anlaşılması durumunda makul süreyi aşan kısım için davacının kâr kaybı zararının tazminine karar verilmesi gerekirken, Yargıtay bozma gereklerine uyulmadan yazılı şekilde davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.