3. Hukuk Dairesi 2017/6922 E. , 2018/3139 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taraflar arasında düzenlenen 30/09/2010 tarihli, 15 yıl süreli kira sözleşmesi ile davacıya ait taşınmazın davalıya kiralandığını, davalının ilk yıl kira bedelini ödediğini ancak ikinci yıl kira bedelini ödemediğini ve 07/10/2011 tarihli ihtarname ile de kira sözleşmesini feshettiğini, feshin haksız olduğunu belirterek 8.085 TL kira alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin davacıdan kaynaklanan sorunlar nedeni ile hayata geçmediğini, davalının, kiralanan taşınmazı hayvan çiftliği kurmak ve işletmek için kiraladığını ancak taşınmazın istenilen şartlarda davalıya teslim edilmediğini, kira konusu taşınmazdan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş."nin yüksek gelirim hattının geçtiği, bu durumun hayvan çiftliği kurulmasına engel olmasına rağmen sözleşme sırasında söylenmeyerek davalının aldatıldığını, kiralanan taşınmazın kullanılmasının mümkün olmaması nedeniyle kira sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 13/05/2015 tarih ve 2014/7871 Esas 2015/4826 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında davanın kabulü ile iki yıllık kira alacağı olan 8,085,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davacının ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava kira sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle makul süre kira bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 368.maddesinde; "Belirsiz süreli sözleşmede, fesih bildirim süresi sözleşme veya yerel âdetle belirlenmemişse, en az altı aylık bir bildirim süresine uyulmak koşuluyla, taraflardan her biri sözleşmeyi feshedebilir. Aksine bir anlaşma yoksa, tarımsal taşınmazlara ilişkin ürün kiralarında yerel âdetçe uygulanan bahar veya güz mevsimleri için; diğer ürün kiralarında ise herhangi bir zaman için fesih bildirimi yapılabilir. " hükmü yine TBK"nun 369. maddesinde "Taraflardan biri, kira ilişkisinin devamını kendisi için çekilmez hâle getiren önemli sebeplerin varlığı durumunda, sözleşmeyi yasal fesih bildirim süresine uyarak her zaman feshedebilir. " düzenlemeleri bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz tarla niteliğinde olup ürün kirasına ilişkin hükümlere tabidir. Taraflar arasında 30/09/2010 başlangıç tarihli ve onbeş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı 07/10/2011 keşide tarihli ihtarname ile kiralanan taşınmazın istenilen şartlarda teslim edilmediğini belirtilerek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmiştir. Mahkemece bozmadan önce verilen hükümde kiralanan taşınmazın kiracıya sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği, davalı kiracının feshinin haksız olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece içinde mahalli bilirkişinin de yer aldığı konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bir heyetten yeniden rapor alınarak dava konusu taşınmazın aynı şartlarla ne kadar süre içinde tekrar kiraya verilebileceği TBK’nun 368 ve 369. maddeleri de yorumlanmak suretiyle tespit edilmesi TBK"nun 358. maddesi delaletiyle TBK"nun 325. maddesi gereğince makul süre kira bedeli belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
3-Kabule göre de davacının faize ilişkin talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.