3. Hukuk Dairesi 2018/1596 E. , 2018/3192 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl ve birleşen dava dilekçesinde; davalıların miras bırakanı... ile aralarında imzalanan 24/04/1997 tarihli adi yazılı sözleşme ile... adına kayıtlı ... köyü, ... mevkii, Pafta:6-11-12 Parsel 195"deki taşınmazın 120 m2"lik kısmını eski 380.000,000.TL bedelle satın aldığını ancak taşınmazın resmi satışının yapılmadığını beyan ederek davalıların murisine ödenen eski 380.000,000.TL’nin dava tarihine uyarlaması yapılarak şimdilik 1.000,00 TL"sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile miras hisseleri oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 20/07/2015 tarihli dilekçesi ile talebini 17.033,80 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılar; davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; davalıların miras bırakanı..."un üzerine kayıtlı tapudaki yerin 120 m2"lik kısmının... tarafından 24/04/1997 tarihli adi yazılı sözleşme ile davacıya eski 380,000,000.TL bedelle satılmış olduğu, ancak tapuda devir edilmediği kabul edilerek 24/04/1997 tarihinde ödendiği belirtilen eski 380,000,000.TL satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihinde ulaşacağı değerin 17.033,80 TL olacağını tespit eden bilirkişi raporu doğrultusunda asıl ve birleşen davanın kabulü ile, 17.033,80 TL nin, (davalılar, ..., ..., ..., ..."un ayrı ayrı 3.193,80"er TL , davalılar , ..., ..., ..., ..., ..."in ayrı ayrı 709,80"er TL , davalılar , ... ( Şahin ), ..., ... ( Şahin ), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..."in ayrı ayrı 70,98"er TL den sorumlu olmak üzere )
dava tarihi olan 19/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temyiz eden davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK"nun 706, TBK"nun 237. (BK."nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
Mahkemece; ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarih itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişi tarafından denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmeli; bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmelidir.
Davacı ile davalılar murisi arasında düzenlenen 24/04/1997 tarihli harici satım sözleşmesinde ... köyü, ... mevkii, Pafta:6-11-12 Parsel 195"deki taşınmazın 120 m2"lik kısmının 380.000.000 TL bedelle davacıya satıldığı, satış bedelinin 200.000.000 TL kısmının nakden ve peşinen alındığı, bakiye kalan 180.000,000 TL kısmının ise 25.04.1998 tarihine kadar alınacağı belirtilmiştir. Davacı, satış bedeli olarak 380.000.000 TL ödediğini iddia etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu bedelin dava tarihinde ulaşacağı değer hesaplanmıştır. Davalılar ... ve ... vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde satış bedelinden bakiye kalan 180.000.000 TL’nin ödenmediği ileri sürülmüştür. Buna göre, taraflar arasında satış bedelinin ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlık bulunduğundan, ödediği satış bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep eden davacı taraf bu iddiasını ispat etmek zorundadır(TMK. md.6).
O halde mahkemece; davacı tarafa satış bedelinin geriye kalan kısmını ödediğinin ispatı için imkân tanınarak, tüm delilleri usulünce toplanıp, satış bedelinin geriye kalan kısmının ödenip ödenmediği kesin olarak saptandıktan sonra satış bedelinden ödendiği ispat edilen miktarın dava tarihinde ulaştığı miktar enflasyon, Üfe-Tüfe artış oranları altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları alınmak suretiyle uzman bilirkişi marifetiyle belirlenerek bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, 380.000.000 TL’nin ulaştığı değer üzerinden hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de; mahkemece dava konusu taşınmaza halen zilyet olan davacının ancak iade tarihinden itibaren faiz isteyebileceği gözetilerek hükmedilen alacağa iade tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi ve dava sırasında ölen davalı ... yerine davaya dahil edilen mirasçıları hakkında hüküm kurulması gerekirken ölü davalı hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.