3. Hukuk Dairesi 2016/12606 E. , 2018/3195 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile boşandıklarını, düğünde takılan ziynetlerin paraya çevrilerek araç alındığını, bunun da satılarak elde edilen 10.000 TL’nin davalı adına açılan banka hesabına yatırıldığını, davacının birikimleri ve sünnette takılan 6 adet 22 ayar 105.25 gr bilezik, inci kolye, küpe, altın kolye ve saatin davalı tarafından annesine teslim edilerek iade edilmediğini beyan ederek hesapta bulunan 10.000 TL’nin davalıdan yasal faiziyle birlikte tahsili ile 105.25 gr. 6 adet 22 ayar bilezik, inci kolye, küpe, altın kolye ve saatin aynen iadesini, iadesi mümkün olmaz ise karar tarihindeki değerinin yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının evi terk ederken tüm ziynet eşyalarını alarak gittiğini, daha sonra ailesiyle gelerek diğer eşyalarını aldığını, 2003 yılında satın alınan aracın kıdem tazminatı olan 3.100 TL ve babasının yardımlarıyla alındığını, aracın satımından sonra 2011 yılında bu paranın bankaya yatırıldığını, daha sonra çocukların sünnetinde ve evin tadilat tamiratlarında kullanıldığını, inci kolye, küpe ve saatin davalının ailesince 2005 yılında hacdan getirilen değersiz şeyler olduğunu, sünnette takılan takılarla alınan bilezik de bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının dava konusu eşyaların ve paraların davalı tarafından sarf edildiği ya da müşterek konutu terk ederken götürmesine engel olunduğu veya izin verilmediği hususlarını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kişisel eşyanın iadesi istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla
yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
Somut olayda davacı kadının iddiası, düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından araç alımı sırasında bozdurulduğu ve iade edilmediği yönündedir. Davacı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür ve davacı bu iddiasını tanık beyanları ile kanıtlamıştır, davalı tanığı ... da tarafların ziynet eşyalarını araç alımı sırasında sattıklarını beyan etmiştir. Öte yandan; gerçekleşen bu durum karşısında ispat yükü kendisine geçen davalı koca, davacı kadının ziynet eşyasını bir daha iade edilmemek üzere kendi rızası ile verdiğini kanıtlayamamıştır.
O halde mahkemece, yukarıdaki ilkeler gözetilerek, dosyada bulunan düğün CD’sinin dökümü yaptırılarak araç alımında bozdurulan bu ziynetler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.